5.2 TCK 302- Devletin Birliğini ve Ülke Bütünlüğünü Bozmak Suçu

5.2.      TCK 302: Devletin Birliğini ve Ülke Bütünlüğünü Bozmak Suçu

Madde 302

(1)       Devlet topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymaya veya Devletin bağımsızlığını zayıflatmaya veya birliğini bozmaya veya Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmaya yönelik bir fiil işleyen kimse, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.

(2)       Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.

(3)       Bu maddede tanımlanan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

5.2.1    Fail

Suçun herhangi bir kimse tarafından işlenmesi olanaklıdır. Maddede, "... yönelik bir fiil işleyen kimse" denilerek herkesin bu suçu işleyebileceği ifade edilmiştir

 

Ayrıca, failin bir örgüt mensubu kişi olması da zorunlu değildir. Bu nedenle özgü suç vasfında düzenlenmemiştir.

Buna karsın niteliği gereği bu suçun ancak bir silahlı örgütün faaliyeti kapsamında islenmesi olanaklıdır.

Nitekim Yargıtay da suçun elverişli fiille işlendiğinin kabul edilebilmesi için, silahlı örgüt tarafından işlenmesi gerektiği görüşündedir.

5.2.2.   Maddi Unsur

Suçun meydana gelebilmesi için failin, maddede sayılan Devlete ait değerlere yönelik bir fiilde bulunması zorunludur.

Maddede sayılan değerlerden başka bir şeye yönelik olarak işlenen fiil, bu suçu oluşturmaz. Fiilin yönelmesi gereken bu değerler ve suçu meydana getiren seçenek eylemler şunlardır:

a.         Devlet topraklarının tamamı veya bir kısmını yabancı devletin egemenliği altına koymaya yönelik fiil, veya

b.         Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya yönelik fiil, veya

c.         Devletin bağımsızlığını zayıflatmaya yönelik fiil, veya

ç. Devletin birliğini bozmaya yönelik fiil.

Madde gerekçesinde suçun yalnızca 'cebri' fiillerle' islenebileceği belirtilmiş ve dolayısıyla suçun niteliği gereğince cebri fiiller dışındaki hareketlerin elverişli sayılamayacağı ifade edilmiştir.

Şu hâlde 302'inci maddedeki suç, korunan değerlere yönelik olarak tehdit veya şiddet içeren baskı, korkutma, yıldırma, sindirme gibi yöntem ve eylemlerle işlenebilir, Dolayısıyla örneğin, Devletin bağımsızlığını zayıflatmaya ya da topraklarından bir

kısmını Devlet idaresinden ayırmaya yönelik olarak işlenen şiddet eylemlerinin bu suçu oluşturacağı kabul edilmelidir.

Devletin üniter yapısının değiştirilmesine ilişkin fikir açıklamaları ve bunların savunulması biçimindeki eylemler elbette bu suçu oluşturmaz. 302. madde ile yasaklanan husus, Devletin birliğini cebir ve şiddetle bozmaya yönelik eylemlerde bulunulmasıdır.

Madde gerekçesinde, eylemin maddede korunan değerlere yönelik neticeleri gerçekleştirmeye elverişli' bulunması gerektiği vurgulanmıştır.

Gerçekten, Yargıtay kararlarında da suçun oluşabilmesi için fiilin amaca elverişli olması şartı süregelen uygulamalarda aranmıştır. Yargıtay, maddede gösterilen tehlikeyi oluşturmaya yönelik eylemde, sonuca uygun ve elverişli araçları aramakta ve bunu suçun işlendiği yer, zaman ve neticeleri ile birlikte değerlendirmektedir. Yargıtay suçun elverişli fiille işlendiğinin kabul edilebilmesi için, silahlı örgüt tarafından işlenmesi gerektiği görüşündedir.

Uygulamada ülke bütünlüğünü bölmeyi amaçlayan örgütün, amacı doğrultusunda kolluk görevlilerine veya sivil halka saldırı, terör ortamı yaratmak için kamu veya özel kişilere ait araç, bina ..vb yerlerin yakılması, silahlı taciz, yaralama, öldürme, yağma, vb eylemler; örgüte gelir temini maksadıyla kişilerin alıkonulması, hürriyetten yoksun bırakma, güvenlik güçleriyle silahlı çatışmaya girilmesi, köy basılması, silahla ve roketle saldırıda bulunulması, öldürme eylemi için eleman temin edip eyleme katılmalarının sağlanması, kasten öldürme amaçlı molotof ile içinde insan olduğu bilinen bireysel araç, toplu taşım araçlarının ve yine bir evin yakılması Devletin ülkesine, egemenliğine ve birliğine yönelik önemli nitelikte eylemler olarak kabul edilmektedir.

Aşağıdaki kararlarda işlenen suçlar, m.302 kapsamında "vehamet arzeden suçlar" olarak değerlendirmiştir :

"Hipermarketin emanet bölümüne, saat 19.13'te alışverişin yoğun olduğu ve müşterilerin bulunduğu ortamda patlayıcı madde atılması sonucu 20 kişinin hayati tehlike de geçirecek nitelik ve derecelerde yaralanmış olmaları karşısında..", (9. C.D, 03.05.2010 gün ve Esas No: 2009/19596-Karar No: 2010/4722)'

"Sanık A.Ç'nin örgüt üyesi olarak faaliyet gösterip örgüt tarafından devlet yanlısı olması nedeniyle örgüt tarafından cezalandırılmasına karar verilen A.P'nin öldürülmesi eylemine katılmaları için H.D. ve F.B'yi temin edip eyleme katılmalarını sağladığının anlaşılması karşısında..", (9. C.D, 4.2.2008 gün, Esas No: 2007/9416-Karar No: 2008/616) 

5.2.3.   Manevi Unsur

Suç, Devlete ilişkin maddede belirtilen değerlere yönelik olarak işlendiğinden, failin bu değerlere yönelik kastla hareket etmesi gereklidir. Bu bakımdan özel kasıt aranmalıdır. Dolayısıyla doğrudan kastla işlenebilen bir suç olarak düzenlenmiştir,

Suç, maddede sayılan Devlete ait değerlere yönelik eylemlerin elverişli hareketle icrasına başlandığı anda tamamlanmaktadır.

5.2.4.   Suçun Tamamlanması - Teşebbüs- Suç Tarihi

Bu bakımdan, suçun meydana gelebilmesi için, korunan değerlere ilişkin bir zararın doğması veya somut bir tehlikenin oluşması gerekli değildir. Dolayısıyla, amaca yönelik olarak işlenen diğer suç (örneğin kasten öldürme suçu) teşebbüs hâlinde kalsa dahi, 302. maddedeki suç tamamlanmış sayılır.

Suç, maddede sayılan amaçlara (korunan değerlere) yönelik olarak elverişli hareketle icrasına başlanıldığında tamamlanmaktadır. Bu nedenle teşebbüsün meydana gelmesi olanaklı bulunmamaktadır. Ancak TCK m.302'nin tatbiki bakımından vahamet arzeden eylemin hazırlık hareketleri, "Devletin Birliğini ve Ülke Bütünlüğünü Bozma Suçu"nu oluşturmaz:

Suç tarihi, amaca yönelik olarak islenen eylemin tarihidir.

"Sanıklar M.B. ve O.Ö'nün geceleyin kapalı olan bir işhanında örgütün faaliyeti çerçevesinde kullanılmak üzere imal etmekte oldukları patlayıcı maddenin istem dışı patlaması sonucu kendilerinin yaralanmaları ve bir örgüt üyesinin de ölmesi şeklinde gerçekleşen olay bu hâliyle TCK'nın 302/1. maddesinde belirtilen amaç suça yönelik hazırlık hareketleri niteliğinde olup, zarar tehlikesi doğurmaya elverişli icra hareketi niteliğinde bulunmadığından, anılan maddede tanımlanan suçun unsurlarının oluşmayacağı... ", (9.C.D, 14.12.2011 tarih, Esas No: 2011/10378-Karar No: 2011/30018)

Amaca yönelik birden fazla eylem bulunmaktaysa, son eylem tarihinin suç tarihi olduğu kabul edilir.

"Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmaya yönelik eylemlerde suç tarihinin, amaç suçun işlenmesi doğrultusunda işlenen ve vahamet arz eden araç suçun gerçekleştirildiği tarih olacağı sübutu kabul edilen iki erin şehit edilmesi eyleminin 20.05.2003 tarihinde gerçekleştirildiği, ...", (9.C.D, 05.11.2009 tarih ve Esas No: 2009/10374-Karar No: 2009/11111)

"765 sayılı TCK'nın 125 ve 5237 sayılı TCK'nın 302/1. maddesinde tanımlanan Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçunda suç tarihinin, amaç suçun işlenmesi doğrultusunda işlenen ve vahamet arz eden araç suçun gerçekleştirildiği tarih olup, sanık Ş.A'nın sübutu kabul edilen eylemlerinin 01.06.2005 tarihinden önce gerçekleştirilmiş olması karşısında, hakkında, 765 sayılı TCK'nın 125, 31. maddeleri gereğince uygulama yapılması gerekirken .., (9.C.D, 10.10.2011 tarih, Esas No: 2010/3969-Karar No: 2011/27876) 

5.2.5.   Suçların Çokluğu

Devlete ilişkin korunan değerlere yönelik eylemler bu suç bakımından amaç suç niteliğindedir.

Amaç suçu (TCK 302) islemek için gerçekleştirilen diğer suçların da ayrıca oluşacağına ilişkin 2. fıkradaki gerçek içtima vasfındaki düzenleme dolayısıyla, fail her iki suçtan da cezalandırılacaktır. Ancak amaç suçun işlenmesi doğrultusunda işlenen araç suçların kendi aralarında fikri içtima ve bileşik suça konu olmalarını engelleyen bir hükmün bulunmamaktadır.

"5237 sayılı TCK'nın 302/2. maddesindeki "Bu suçun, işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur" şeklindeki hükme göre, sanıklar tarafından suç tarihinde Kurtalan ekspresi lokomotifinin ön tekerlek sistemi üzerine yerleştirilen bombanın patlamasının, ölüm sonucunu doğurabilecek mahiyette olduğunun ekspertiz raporuyla belirlenmiş olması karşısında..". (9.C.D. 09.03.2011 tarih, Esas No: 2011/906-Karar No: 2011/1623).

Örgüt faaliyeti kapsamında işlenen eylemlerin niteliğine göre TCK 302. maddedeki suçtan ayrıca 314. maddedeki silahlı örgütü kurma, yönetme ve Terörle Mücadele Kanunu'nun 7/2. maddesinde düzenlenen terör örgütünün propagandasını yapma suçlarının meydana gelmesi de olasıdır. Bu hâlde 302 ve ilgili suçlardan ceza verilir. Buna karşın Yargıtay, 302. maddedeki suçun vahametinin ancak amaç suç doğrultusunda işlenen artı suçun bir örgütün faaliyeti kapsamında örgüt üyesi tarafından işlenmiş olmasından ileri geleceği düşüncesindedir.

 

Başka bir anlatımla, örgüt üyesi tarafından amaç suç (m.302) doğrultusunda işlenen çeşitli suçlar (insan öldürme, kaçırma vb.) nedeniyle fail 302/1 ve ilgili suçlardan (m.81,109) cezalandırılacak, fakat 314/2. madde ile cezalandırılmayacaktır.

"5237 sayılı TCK'nın 314. maddesinde tanımlanan suç, Devletin güvenliğine, toprak bütünlüğüne, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçları işlemek amacıyla kurulan silahlı örgütlerin kurucularını, yöneticilerini ve üyelerini cezalandırmaya yönelik hazırlık hareketlerini suç sayan ve yaptırıma bağlayan özel bir suç tipi olup; amaç suç işlendiğinde fail geçitli suçlardaki özellik nedeniyle amaç suç ile amaç suça yönelik olarak gerçekleştirilmiş bulunan araç suçlardan ilgili hükümlere göre cezalandırılacak, ancak örgütün kurucusu, yöneticisi ve üyesi olmaktan ceza verilmeyecektir...", (9.C.D, 07.06.2011 tarih, Esas No: 2011/4205-Karar No: 2011/3247).

5.2.6.   İştirak

Madde ile iştirake ilişkin özel bir düzenleme yapılmadığından, kanunun genel hükümleri (TCK 37-40) burada da geçerlidir. Eylemin işlenmesinde fiile hâkimiyet kuracak nitelikte katkısı bulunan kişiler, müşterek fail olarak sorumlu tutulmalıdır. Yargıtay amaç suçun işlenmesi sırasında eylemde bulunanlara destek olma amacıyla

destek grubunda yer almayı, eylemde telsizci olarak yer almayı veya tepede gözetleme yaparak iştirak etmenin fail sıfatıyla sorumlu olmayı gerektirdiğini kabul etmektedir.

5.2.7.   Lehe Kanun Sorunu

TCK 302'de belirlenen ceza, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır. Bunun yanısıra, TCK 302'de belirtilen amaç suç işlenirken gerçekleşen fiillerin karşılığını oluşturan suçların cezalarına da hükmolunur. Dolayısıyla 01/06/2005 tarihi öncesi itibarıyla, bu suçun karşılığı olan 765 Sayılı TCK'nın 125'inci maddesinin sanıkların lehine olduğu açıktır.

5237 sayılı TCK'nın 22. maddesinin benzeri bir düzenleme 765 sayılı TCK'nın 170. maddesinde yer almasına rağmen terör suçları ile ilgili olarak yasa koyucu çeşitli dönemlerde pişmanlık yasaları çıkarmış en son 4959 sayılı Topluma Kazandırma adıyla bilinen yasayı yürürlüğe koymuştur.

5237 sayılı TCK'nın döneminde ise, etkin pişmanlığa ilişkin düzenleme TCK'nın kendi içinde yapılmıştır. 5237 sayılı TCK'nın 314/3 maddesinde suç işlemek için örgüt kurmak suçuna ilişkin diğer hükümler bu suç açısından da aynen uygulanır hükmüne yer verilmiştir.

TCK 221/2 maddesinde, "Örgüt üyesinin, örgütün faaliyet çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeksizin, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirilmesi hâlinde hakkında cezaya hükmolunmaz"; 221/4 maddesinde "terör örgütü adına suç işleyen kişinin gönüllü olarak teslim olup örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi hâlinde hakkında örgüt üyeliği suçunda dolayı cezaya hükmolunmaz"; aynı yasa maddesinin 5 fıkrasında ise "etkin pişmanlıktan yararlanan kişiler hakkında bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine hükmolunur. Denetimli serbestlik tedbirinin süresi üç yıla kadar uzatılabilir" düzenlemesi bulunmaktadır.

Görüldüğü üzere TCK'nın 221. madde terör örgütü üyeliği açısından 314/3 maddede yapılan atıf ile gündeme gelmektedir. TCK 302 ve 309. maddelerde düzenlenen suçlarda ise, 221. madde de düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması söz konusu değildir.

Zira bu maddelerde terör örgütü üyesi veya kurucusu olma suçları değil, TCK'nın 302. maddesinde Devlet birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, 309. maddede ise Anayasayı ihlal suçları düzenlenmiştir. Bu suçlar açısından 221. maddenin uygulanacağını gösterir gerek TCK'da ve gerekse özel yasalarda bir düzenleme bulunmamaktadır.

Diğer yandan 221. madde de örgüt adına suç işleyenler hakkında sadece örgüt üyeliğinden ceza verilemeyeceği hükme bağlanmış olup terör örgütü kurucusunun veya üyesinin TCK 309. madde de düzenlenen suçu işlemesi hâlinde 302. madde de düzenlenen suçtan veya diğer suçlardan (adam öldürme, gasp, hürriyeti tahdit v.b.) bir cezasızlık hâli veya ceza indirimi söz konusu edilmemiştir.

Yine TCK'nın 302 ve 309. maddelerinde fail için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası öngörülmüştür. TCK'nın 221. maddesinde ise, oransal indirim yapılacağı düzenlenmiştir. Ağırlaştırılmış müebbet hapis ile (TCK'nın 62. maddesinin uygulanması hâlinde) müebbet hapis cezasından oransal indirim söz konusu olamayacağına göre yasa koyucunun TCK'nın 302 ve 309. maddeleri açısından etkin pişmanlık hususunda bir düzenleme yapmadığı, dolayısıyla sanık hakkında TCK'nın 221. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanamayacağı anlaşılmaktadır.

5.2.8.   Suçun Muhakemesi ve İspatı ile İlgili Bazı Hususlar

302'inci maddedeki suçun işlenmesi sırasında işlenebilecek diğer birtakım suçların üzerinde işlendiği kişiler de oluşan diğer suçların mağduru sayılmalıdır. Diğer bir anlatımla kendilerine karşı suç işlenen kişiler 302. maddenin değil, oluşan diğer suçların mağduru durumundadır.

Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçunda Hazine davaya katılamaz: "Sanıklara atılı Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçunun niteliği itibariyle suçtan doğrudan doğruya zarar görmeyen ve bu nedenle de davaya katılma hakkı olmayan Hazinenin davaya katılmasına ilişkin karar hukukî değerden yoksun olup hükmü temyiz yetkisi vermeyeceğinden, katılan Hazine vekilinin temyiz isteminin CMUK'nın 317. maddesi gereğince REDDİNE", (9.C.D, 14.09.2011 tarih, Esas No: 2009/15336-Karar No: 2011/25416)

Devletin ülkesine, egemenliğine ve birliğine yönelik vahim nitelikteki eylemler ile ilgili olarak yürütülen soruşturma ve yargılamalarda iddia konusu eylemlerle ilgili beyanı bulunanların tüm aşamalardaki ifadeleri getirtilmelidir.

Ancak ceza muhakemesinin "delillerin doğrudan doğruyalığı ilkesi" uyarınca, iddia konusu fiillerle ilgili bilgisi bulunan kişilerin duruşmada hüküm verecek hâkim tarafından bizzat dinlenmesi gerekir. Bu nedenle, bu kişilerin duruşmada dinlenilmemesi hâlinde salt önceki ifadelerinin tutanakları delil olarak kullanılmamalıdır.

Failin katıldığı iddia edilen eylemlerin evrak asıllarının yada onaylı suretlerinin dosyaya celbi sağlanmalıdır.

INFOMELDUNG_LOGINBOX
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol