10.1. Soruşturma Evresi

10.1.    Soruşturma Evresi

10.1.1. "Soruşturmanın Başlaması" Kavramı

CMK 160 açısından, soruşturmanın başlaması konusunda terör ve örgüt suçları yönünden genel hükümlerden sapma gösteren bir özellik yoktur.

Ancak, yukarıda sözünü ettiğimiz ön alan araştırmaları konusuna dikkat etmek gerekir: terör veya örgüt suçu işlendiği konusunda henüz başlangıç şüphesinin bulunmadığı durumlarda, bu araştırmaları hangi makamın yürüteceği hususunda kanunda bir boşluk vardır.

Ön alan araştırmaları dışıdaki hâllerde, yani, somut olgular suç işlendiği hususunda sıradan, uzman olmayan bir kişide "suç işlendiği izlemini" doğracak kadar açık ve net şekilde ortada ise, CMK 160 daki genel kural uygulanır.

CMK'nın 160. maddesinde "Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar" şeklindeki hüküm;

1.         Soruşturmayı Cuımhuriyet Savcısının başlatacağını,

2.         Soruşturmayı başlatabilmek için bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâl olmasının yeterli olduğunu,

 

3.         Bu araştırmanın sonucunda mutlaka kamu davası açmak veya açmamak şeklinde bir karar verilmesi gerektiğini belirtmektedir.

Terör ve örgüt suçlarında suçun işlendiği izlenimi veren hâllerin neler olduğu, Cumhuriyet savcısının takdirine bırakılmıştır.

C. savcısı kendisine yapılan bir ihbarda, "Bir falcının çok yakında şehirde çok büyük patlamalar olacak bu durumu kahve falından tespit ettim." şeklindeki ihbarına itibar etmezken, emniyet müdürlüğünün e-posta adresine gelen "Çok yakında şehirde çok büyük patlamalar olacak, patlamalar ABC terör örgütü tarafından Ahmet ile Mehmet'e yaptırılacak, ben bunları kahvede konuşurlarken duydum" şeklindeki ihbarı, kanun gereğince araştıracak ve bir karar verecektir.

10.1.2. Cumhuriyet Savcısının Yaptığı Soruşturma

Mülga TMK 10 kapsamındaki terör soruşturmaları, bu suçlar için HSYK tarafından görevlendirilen C. Savcılarınca bizzat yapılıyordu.

2014 değişikliği ile bu düzenlemeler kaldırıldığı için, örgüt ve terör suçlarında da genel usul uygulanır.

Soruşturma yetkisi, ağır ceza mahkemesinin görevine olmakla beraber, bu suçlarla bağlantısı olan suçları da kapsar, 

Teknolojik gelişmeler, ticarî ve uluslar arası ilişkilerin geldiği aşama itibariyle de işlenen suçlar yer bakımından pek çok mahkemenin görev ve yetki alanı kapsamında kalabilir.

Bir suç örgütü, Ankara ilinde işlediği yağma suçunun ardından, örgütün amacı doğrultusunda mağdurun İstanbul'daki ticarethanelerinden de haraç alınması hâllerinde iki ayrı mahkemenin yetkisi söz konusudur.

Bu tür hâllerde örgütün faaliyetlerinin en çok nerede yoğunlaştığı husususun tartışılması bazen soruşturmayı zayıflatabilir. 2014 değişikliği öncesinde, kendi görev alanında bu tür bir suçun işlendiğini ilk olarak tespit edip soruşturmayı başlatan C Savcısı, soruşturmayı yürütebiliyordu (mülga CMK 250).

Ancak, 2014-6526 sayılı Kanun ile TMK 10 ile birlikte özel yetkili savcılık kurumu kaldırıldığı ve ayrık bir düzenleme yapılmadığı için, artık genel kural uygulanmaktadır.

Bu nedenle yargı çevresi dışındaki araştırma işlemlerinin, işlemin yapılacağı yer Cumhuriyet savcısından (CMK 161/1), arama kararı gibi hâkim tarafından yapılabilecek bir soruşturma işlemlerinin ise, bu işlemin yapılacağı yerin sulh ceza hâkiminden veya iletişimin denetlenmesi gibi tedbirlerin de, o yer ağır ceza mahkemesinden istenmesi gerekir.

Ceza Muhakemesi Kanununun genel hükümleri uyarınca, suçlara ilişkin soruşturmalar Cumhuriyet savcısı tarafından başlatılır (CMK İ60/1). Bu Cumhuriyet savcısı, Cumhuriyet Başsavcısı tarafından hazırlanan çalışma planına göre (5235 sK 18/1-n.2) görevlendirilen Cumhuriyet savcısı olup, araştırma ve soruşturmayı Başsavcılık makamı adına, bağımsız bir şekilde yürütür (5235 sK 17/1).

Cumhuriyet savcıları tarafından yapılan idari ve adli görevleri ilişkin işlemler, Cumhuriyet başsavcıvekili tarafından incelenir ve Cumhuriyet başsavcısına bilgi verilir.

Cumhuriyet savcısı tarafından başsavcılık adına yapılan soruşturmanın sonunda kamu davasının açılmasına yer olup olmadığına karar vermek, Cumhuriyet başsavcılığının görevidir (5235 sK 17/1).

Bu nedenle, hazırlanan iddianame, Başsavcılık makamının iddianamesidir.

Hazırlanan iddianame, Başsavcılık görüldüsünden sonra, soruşturmayı yürüten savcı tarafından imzalanır (CMK 170).

Ceza Muhakemesi Kanunu ile Adli Yargı Mahkemeleri Kanunundaki düzenleme (m. 17/1) arasında ilk okuyuşta anlaşılması zor olan ifadeler vardır.

Ancak, her iki madde birlikte okunup analiz edildiğinde, Cumhuriyet savcısının Başsavcılık makamı adına hareket ettiği açıktır.

Nitekim iddianamenin iadesi kararı verildiğinde, iddianame Cumhuriyet Başsavcılığına iade edilmektedir (CMK 174/1). İade edilen iddianameyi Cumhuriyet savcısı tamamlayıp düzeltecek (CMK 174/4) veya karara itiraz edecektir (CMK 174/5).

Cumhuriyet savcıları, Başsavcılık makamı adına işlem yaptıkları için, Başsavcılık Cumhuriyet savcılarının görevlerini değiştirebilir, bir savcının başladığı soruşturmayı bir başka Cumhuriyet savcısına verebilir.

Hâkimin değişmemesi kuralı (CMK 188/3), Cumhuriyet savcıları için geçerli değildir (CMK 189).

Cumhuriyet Başsavcılığı makamı adına, Başsavcılıkça yapılan iş bölümü uyarınca görevlendirilmiş bulunan bir Cumhuriyet savcısı gerekli araştırma ve soruşturma işlemlerini kendiliğinden yapar. Her bir işlem için Başsavcılık makamından izin alması gerekmez.

Fakat Cumhuriyet savcılarının adli ve idari görevlerine ilişkin işlemleri Cumhuriyet Başsavcı vekili tarafından incelenir ve Başsavcı vekili tarafından Cumhuriyet başsavcısına bilgi verilir (5235 sK 19/1, n.2).

Suç ayrımı yapılmaksızın verilmiş olan bu inceleme ve bilgi verme yetkisi mecburi yetkilerdendir, takdire bağlı değildir. Bu nedenle, 21.12.2013 tarihli Resmî Gazete'de yayınlanan Adli Kolluk Yönetmeliği değişikliği ile 6 ıncı maddeye eklenen fıkra ile CMK 135/6 kapsamındaki suçlar nedeni ile yapılan soruşturmaların doğrudan Cumhuriyet savcısı tarafından veya Cumhuriyet başsavcıvekili aracılığı ile Cumhuriyet Başsavcısına bilgi verilmesine ilişkin Yönetmelik maddesi hem Kanuna aykırı, hem de lüzumsuz bir düzenleme idi. Danıştay Onuncu Dairesi'nin 27.12.2013 tarih ve 2013/8108 sayılı kararı ile yürütülmesinin durdurulması yerinde olmuştur.

10.1.3. Olay Yeri İncelemesi

Suç soruşturmasında, suçu aydınlatmak ve bütün ilgililerini tespit etmek amacıyla maddi delil elde edilebileceği umulan bir takım kaynaklara başvurulur.

 

Delil olması muhtemel somut bulguların varlığı ve zenginliğiyle bilinen olay yerleri veya bu bulguların asıl suç yerinden herhangi bir nedenle taşındığı ya da transfer edildiği       ikincil  olay yerleri,     olayla ilgili kişilerin elbiseleri veya vücutları üzerindeki bulgular ile bu kişilerin biyolojik ve fiziksel verileri, maddi delil araştırmalarında başvurulan ana kaynaklardır.

Delilden şüpheliye ulaşma gerekliliği, başarılı bir suç soruşturmasının başlangıç noktası olarak olay yerine özel bir ilgi duyulmasına, delil elde etmede müracaat edilecek ilk kaynak gözüyle bakılmasına ve olay yeri üzerinde bir farkındalığa neden olmuştur.

Suçlular ne kadar profesyonel olurlarsa olsunlar, ne kadar plânlı ve dikkatli hareket ederlerse etsinler, olay yerinde mutlaka kendilerinden bir takım izler bırakırlar. Kolluk da suçluların geride bıraktıkları delilleri bulmalı ve değerlendirmelidir. Olay yerinde yapılacak bilimsel ve sistematik incelemeler sonunda elde edilen delillerden yola çıkarak sağlıklı bir soruşturmanın yapılması, şüphelilere gayri insanî davranış ve kötü muamele yapılmasını önleyerek insan hakları ihlâllerinin de önüne geçecektir.

Olay yeri incelemesi; suçun aydınlatılması ve failin kimliğinin tespiti amacıyla, olay yerinin muhafazası, bulunan delillerin usulüne uygun olarak toplanması ve

ambalâjlanması ile laboratuara gönderilmesi işlemlerinin bir sistem dâhilinde bilimsel yöntemler kullanılarak gerçekleştirilmesidir.

Olay yeri incelemesinin amacı; suç olgusu taşıyan somut bir olayın maddî delillerinden hareketle; kim veya kimler tarafından, kime veya kimlere ya da neye karşı, nerede, ne zaman, ne ile nasıl ve hangi nedenle gerçekleştiğini belirlemek, suçun işleniş anına ait öyküsünü, öncesiyle birlikte neden-sonuç ilgisi kurarak açıklamak ve suçla ilgili bütün şahısların tespitini yapmaktır.

Olay yeri incelemesi; olayı, olay yerini ve delilleri net olarak ortaya koyabildiği oranda amacına ulaşır.

Mağdur, tanık ve faillerin kimlikleri çoğu kez etkili bir olay yeri inceleme tekniği ile tespit edilebilmektedir.  ^

Olay yeri incelemesi; belirli prensipleri ve sıra ile yapılması gereken faaliyetleri içerir. Olayların çözülebilmesi mekân, mağdur, tanık ve şüpheli ilişkilendirilmesine bağlıdır.

Bu nedenle, suçun aydınlatılması ve gerçek suçlunun yakalanarak yargı makamları önüne getirilmesinin, ancak etkili bir olay yeri incelemesi ile gerçekleştirilebileceği hiçbir zaman unutulmamalıdır.

Bilinçli ve sistematik olarak yapılacak olay yeri incelemesi sonrasında; olayların aydınlatılması ve faillerinin tespiti ve yakalanmaları daha kısa sürede gerçekleşecektir.

Olay yeri incelemesi, konu ile ilgili yetiştirilmiş Olay Yeri İnceleme personeli tarafından icra edilir.

Olay yeri incelemesi yapılırken; Olay yeri derhâl emniyet altına alınarak, olay yerinin orijinalliği korunmalı, Olay yerinde kayıt işlemleri yapılmadan, herhangi bir şeyin yeri değiştirilmemeli, çıkartılmamalı ve dışarıdan herhangi bir şey sokulmamalı, Olay yerindeki görevli personel, suçla ilgisi olmayan herhangi bir nesnenin düşmesini önlemek ve ilave iz bırakmamak için daima eldiven, galoş ve bone giymeli, Birden fazla olay yeri olabileceği unutulmamalıdır.

Delilleri toplama ve göndermede kullanılacak ambalâj malzemeleri temiz ve steril olmalı, Olay yerinde bulunan yazı ve şekillerin de (duvar üzeri, kapı arkası vb.) fotoğraflanması sağlanmalı, Ateşli silahlarla işlenen suçlarda ve patlayıcı madde olaylarında, şüphelilerin elleri yıkanmadan svapları alınmalı (şüpheli ellerini yıkamışsa svap alınmasına gerek yoktur), Svap, ateş edilmesini müteakip 6 (altı) saat içinde her iki elin iç ve dışlarından ayrı ayrı olacak şekilde alınmalı ve görevli personelin eldiven giymesine dikkat edilmelidir.

İcra edilen olay yeri incelemesi bir tutanağa bağlanır. Tutanakta, personelin olay yerine varışından işlemin tamamlanmasına kadar icra edilen tüm faaliyetler ayrıntılı olarak belirtilir. Tutanağın ekinde, olay yeri fotoğrafları, kamera görüntüleri ve olay yeri krokileri bulunur. 

Gerçekleşen bir terör olayından sonra dikkatli olarak yapılan bir olay yeri incelemesi çok uzun sürebilecek yargılamayı kısaltarak adaletin yerine getirilmesini sağlayacağından, olay yeri incelemesine imkân olduğu takdirde C. Savcısınca nezaret edilmeli, olay bölgesinin özellikle kamera ve fotoğraf makineleri ile görüntüleri alınmalı, bölgedeki sigara izmariti, boş kovan v.b. delillerin muhafazası sağlanmalı, özellikle yaralandığı iddia edilen teröristlerin tespit edilebilmesi amacıyla biyolojik delillerde (kanlı taş gibi) toplanmalıdır.

Ele geçirilen silah ve malzemeler, öncelikle bulundukları şekilde fotoğraflanmalı, müteakiben seri numaralarını da gösterecek şekilde tekrar fotoğraflanmalı, mümkünse parmak izi inceleme yapılmasını takiben muhafaza altına alınmalıdır.

İcra edilen operasyonlar esnasında patlayıcı madde ele geçirildiğinde, ilgililerce taşınması ve emniyete alınmasının can güvenliği açısından tehlike arz edip etmediği tespit ettirilmeli, tehlikeli olduğu değerlendirildiğinde ise, usulüne uygun olarak numune alınmasını müteakip C. Savcısının oluruna istinaden öncesinde ve sonrasında görüntülenmek kaydıyla imhası sağlanmalıdır.

10.1.4. Yer Gösterme

Yer gösterme, şüphelinin suç ile ilgili delillerin bulunduğu yeri göstermesidir, Bu husus, CMK 85'nci maddesinde, "Cumhuriyet savcısı, kendisine yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmuş olan şüpheliye yer gösterme işlemi yaptırabilir, CMK 250/1 kapsamındaki suçlarda ise, adli kolluk amiri de yer gösterme işlemi yapmaya yetkilidir" şeklinde düzenlenmiştir.

6352 sayılı kanunun geçici 2'nci maddesi ile CMK 250 madde yürürlükten kaldırılmış ve bu madde kapsamına giren suçlar ile bu madde hükmüne göre kurulan ağır ceza mahkemelerine yapılan atıflar mülga TMK 10'uncu madde hükmüne göre kurulmuş mahkemelere yapılmış sayılır hükmü getirilmişti. Daha sonra 2014 yılında TMK 10 da yürürlükten kaldırılırken aynı atıf yöntemi ile ağır ceza mahkemeleri görevli kılındığı için, ağır ceza mahkemesinin görevine giren mülga TMK 10 suçları bakımından kolluk amirinin yer gösterme yetkisi devam etmektedir.

Ceza Muhakemesi Kanununda ve Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliğinde yer gösterme işleminin içeriği tanımlanmamıştır.

Yer gösterme, uygulamadaki şekliyle, olay yerinde doğrulatma ifadesi alma işlemidir.

Bu nedenle, ifade alma kurallarına uygun şekilde gerçekleştirilmesi gerekir.

İfadesi alınırken susma hakkını kullanmış olan şüpheliye yer gösterme işlemi yaptırılamaz. Ancak ifadesi alınmış alan şüpheliye yer gösterme yapılacaksa, müdafi işlem sırasında hazır bulunabilir.

Yer göstermenin hukukî niteliğinin olay yerinde doğrulatma ifadesi olması nedeni ile yer göstermenin CMK 147'nci maddeye göre yapılması gerekir. Ayrıca, yer gösterme sırasında da teknik imkânlardan yararlanılması mümkündür. 

Diğer taraftan, yer gösterme doğrulatma ifadesi olduğundan, ifade ve sorguda yasaklanan usuller yer gösterme bakımından da geçerlidir (CMK 148).

Yer gösterme, doğrulatma ifadesi olarak kabul edildiği için, ifade tutanaklarının kovuşturma evresinde çelişkiyi gidermek maksadıyla okunmasına ilişkin kurallar, yer gösterme işlem tutanakları için de uygulanır.

İfade ve sorgu işlemine ilişkin olarak ileri sürebilecek tüm itirazlar örneğin yasak ifade yöntemlerinin uygulandığına ve ifade tutanaklarının hukuka aykırı delil olduğuna dair tüm iddialar yer gösterme işlemi için de geçerlidir.

Yer gösterme işlemi tutanağa bağlanır.

Yer gösterme işleminin basın önünde yapılması yasaktır.

10.1.5. Tutuklunun Tutukevi Dışına Çıkartılması

CGİK 92/2 uyarınca mülga CMK 250/1'de yer alan suçlarla ilgili olarak araştırma yapmak bakımından hâkim kararı ile çıkartılması mümkündür. Mülga TMK 10/1-g'de bu usulün terör suçlarında da uygulanması düzenlenmişti. 2012 yılında 6352 sayılı Kanunla yeniden düzenlenen TMK 10 bu düzenlemeye yer vermedi; ancak bu kanunun geçici 2'nci maddesi mülga CMK 250'ye yapılan atıfların TMK 10'a yapılmış sayılacağını düzenledi. 2014 yılında TMK 10 da yürürlükten kaldırılırken aynı atıf yöntemi ile ağır ceza mahkemeleri görevli kılındığı için, ağır ceza mahkemesinin görevine giren terör ve örgütlü suçlarda CGİK 92/2'nin uygulanması mümkündür.

10.1.6. Otopsi

Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 2009/8701 Esas 2009/7816 Karar sayılı 01/07/2009 tarihli kararında da; "ölenin kimliğinin tespiti ve tespit edilen kimlik üzerinden nüfusta düşüm işlemlerinin yapılmasının soruşturma işlemlerinden olduğu ve Cumhuriyet Başsavcılığınca yerine getirilmesinin zorunlu bulunduğu..., "ölenin kimliğinin tespit edilememesi nedeniyle Cumhuriyet Savcılığının bu bildirimi soruşturma aşamasında yapamamış olmasının bu yükümlülüğü ortadan kaldırmayacağını" bildirilmiştir.

Uygulamada sıkça karşılaşılmakta olan, terör faaliyetleri sırasında öldürülen terör örgütü mensuplarının yakınlarının örgüt mensubunun mezarının açılarak kimliğinin tespit edildikten sonra ve dini merasim yapılarak gömülmesi için kendilerine teslim edilmesi talepli dilekçelerin işleme konularak gerekli DNA incelemeleri yaptırılarak sonucuna göre hareket edilmelidir.

Uluslararası Otopsi Protokolü adıyla bilinen Minnesota Protokolünde belirtilen hususlarında göz önünde bulundurulması, özellikle hukuk dışı, keyfi ve yargısız infazlar sonucu gerçekleştiği iddia edilen ya da ihtimali bulunan ölümlerde otopsi işleminin mutlaka adli tıp uzmanı ve/veya pataloji uzmanı marifetiyle yapılması hususunda dikkat ve özen gösterilmesi gerekir.

 

Ceza soruşturması bireylerin hak ve özgürlüklerinin delil elde etmek veya kaçmayı önlemek amaçları ile Devlet eli ile kısıtlanması anlamına geldiği için, daha üstün bazı hukukî menfaetleri korumak üzere, şikâyet veya dokunulmazlar gibi soruşturma ve kovuşturma engeli olan bazı ceza muhakemesi şartları gelişmiştir.

Anayasanın 83'üncü maddesi iki çeşit dokunulmazlık kabul etmiştir: Sorumsuzluk (Mutlak Dokunulmazlık) ve Kovuşturma Yasağı (Muvakkat Dokunulmazlık).

 

INFOMELDUNG_LOGINBOX
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol