22.2. Terör Suçlarının Kovuşturma Evresindeki Özellikler
22.2. Terör Suçlarının Kovuşturma Evresindeki Özellikler
22.2.1. Genel Bilgiler
Terör suçlarına bakan TMK'nın 10 ile yetkili mahkemelerin 2014 yılında kaldırılmasından sonra, kovuşturma aşamasında CMK'nın genel hükümleri uygulanacağından, duruşma açısından bir farkı kalmamıştır.
Oysa 2014 öncesinde durum farklı idi: 6352 sayılı yasanın geneli ile getirilen düzenlemeler sonrasında CMK 250 ile yetkili mahkemelerde olduğu gibi, özel yetkili mahkeme algısını ortaya koyacak bir fark oluşturulmamıştı. Ancak TMK 10 ile yetkili mahkemeler, uzmanlaşmanın yapıldığı ve yetki alanı birden fazla ili kapsayan mahkemeler hâline gelmişti.
Genel usulden sapma gösteren bazı hükümler ise, muhafaza edilmişti. Meselâ, mülga TMK 10/3-g uyarınca, güvenliğin sağlanması bakımından duruşmanın başka bir yerde yapılmasına karar verilebiliyordu. Bu düzenleme mülga CMK 252/c'deki eski düzenlemenin aynısı idi.
Uygulamada ise sanık sayısı, avukat sayısı ve izleyici yoğunluğu nedeniyle duruşmaların mahkemenin bulunduğu adliye binasındaki duruşma salonu yerine, daha büyük yapılmış olan cezaevlerindeki duruşma salonların tercih edildiği şeklinde görülüyordu. Bu sorunun giderilmesi açısından TMK 10. maddesi ile görevli mahkemelerin bulunduğu adliyelerde daha fazla sanık ve avukatın katılımını sağlayacak 1 veya 2 duruşma salonunun yapımı daha uygun olurdu. Ayrıca duruşmaların aleniliğinin sağlanması açısından sınırlı izleyici bölümü olmalı diğer izlemek isteyenlerin bu imkândan yararlanması için görüntünün başka bir duruşma salonu veya adliyedeki konferans salonuna aktarılması sağlanabilirdi. Uygulamada 200 sanık, 100 kadar avukatın katıldığı bir duruşma salonuna, 300 kadar izleyicinin alınması ile yapılacak duruşmanın yargılamadan amaçlanan gerçeğin ortaya konulması, mahkemenin yüz yüze yargılama yapması, sanık ve savunma makamı ile katılanların mahkeme ile ilişkilerini zedeler hâle gelmekte, mahkemenin duruşma hâkimiyetini zedelemektedir.
22.2.2. Ses ve Görüntü Alıcı Aletlerin Kullanılması
CMK'nın 183. Maddesi dikkate alınarak getirilen düzenlemenin mahkemenin duruşma salonunu gören kayıt cihazları ile duruşmanın tamamını kayda alınmasını engeller nitelikte değerlendirilmemeli, ayrıca CMK 196/4. Fıkra ile birlikte değerlendirilerek gerekirse alacağı bir ara karar ile tüm duruşmayı kayıt altına alan mahkemenin daha sonra tarafların anlatımlarının çözümünü yaptırmak sureti ile düzenleyeceği tutanaklar ile yargılama yapmasının mümkün olduğu gözetilmelidir.
Yapılacak olan çözümde sanık, tanık ve müşteki beyanları ile avukatların beyanları, varsa iddia makamının anlatımları çözümlenmelidir.
Yargılama sırasında düzenlenecek duruşma tutanağında mahkemenin yapmış olduğu işlemlerin denetlenebileceği duruşma zabıtları tutulmalı, yukarıda belirtilen beyanda bulunan kişiler dışındaki yapılan işlemler duruşma zaptına yazılmalıdır.
22.2.3. Sorgu Sırasında Sanığın Mahkeme Salonundan Çıkarılabilmesi
CMK 200'deki bu düzenlemenin uygulanabilmesi için dosya kapsamında sanıklar dinlenmeden önce sanık veya tanığın gerçeği söylemeyeceğinden endişe edilirse veya yargılama sırasında bu konuda mahkemenin bir veriye ulaşması hâlinde sanıkların birinin veya tamamının dışarı çıkartılarak ilgili sanığın veya tanığın bu şekilde dinlenmesi ön görülmüştür. Sanıklar duruşma salonuna alındığında yokluklarında yapılan duruşma tutanakları okunmalıdır. Duruşmanın ses kayıt sistemi ile yapılması hâlinde ise, çözümü yapılacak olan tutanakların bir sonraki duruşmada okunması da yeterli görülmelidir.
22.2.5. Tercüman Bulundurulacak Hâller
Tercüman konusunda getirilen bu düzenlemeyi iki bölümde değerlendirmek gerekir:
1. Sanık veya mağdurun meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe bilmemesi hâlinde; bu hâlde bulunan kişinin mahkeme tarafından yapılmış olan tespitinden sonra alınacak olan bir ara karar ile mahkeme tarafından kendisini anlatabileceği dilde tercüman atanması ile savunma veya beyanı alınır, tercümana ilişkin yapılan yargılama giderleri devlet hazinesi tarafından karşılanır.
2. 6411 sayılı yasa ile getirilen değişiklik ise sanığın savunmasını yapabilecek kadar Türkçe bilmesine rağmen sözlü savunmasını istediği başka bir dilde yapabilmesine ilişkin düzenlemedir. Bu düzenlemenin ilkeleri şunlardır;
a. Ceza muhakemesinde yer alan kişilerden sadece sanığa tanınan bir haktır. Sanık savunma yapacağı dili bizzat seçer.
Getirilen düzenleme sadece sanık için getirilmiştir. Müşteki ve tanıklar için bu hak bulunmamaktadır. Sanığın Türkçe dilini bilmesine rağmen kendisini daha iyi ifade edebileceğini beyan ettiği başka bir dili seçmesine imkân sağlamaktadır. Burada mahkemenin takdir hakkı yoktur. Mahkeme sanığın seçtiği dil ile savunma yapmasındaki dil bilgisini değerlendiremez. Ancak sanık tercüman vasıtası ile seçtiği dilde meramını anlatamaması hâlinde mahkemenin bu durumu zapta geçme, sanığa, yapmış olduğu savunmayı anlayamadığını ortaya koymasına, sanığın mahkeme tarafından sorgulanması hakkını ortadan kaldırdığına yönelik tespit yapmasına engel nitelikte değildir. Sanığın mahkemenin bu tespitine rağmen savunmasını seçtiği dilde aynı şekilde devam ettirmesi, susma hakkını kullanma şeklinde yorumlanmalıdır Mahkemeye, sanığı savunma yapmaya zorlama hakkı verilmemiştir.
b. İddianamenin okunması ve esas hakkındaki mütalaanın verilmesi üzerine yapılabilir.
Bu madde ile getirilen düzenleme sanığa tüm yargılama boyunca, istediği dilde savunma yapması hakkını sağlamamıştır. Kanun koyucunun iradesi iddianame okunmasından ve iddia makamının esas hakkında mütalaasından sonra, sanığa tanınan sözlü savunma hakkında, istediği dilde tercüman yardımıyla savunma yapacak şekilde düzenlemeyi sınırlı tutmuştur
c. Sadece sözlü savunma hakkı verir.
Sanığın sözlü savunmasını kapsadığı dikkate alındığında yazılı olarak başka bir dilde savunma yapmasına imkân vermemektedir.
d. Tercümanlık yapacak kişi, bilirkişi listesinden seçilir.
e. Sanık, tercümanlık yapacak kişiyi, komisyonun hazırladığı tercüman listesinden bizzat seçer.
Komisyonun hazırlamış olduğu listede bulunmayan bir dilden tercüman talep edilmesi hâlinde mahkemenin bu konuda tercüman sağlaması gerekecektir. Ancak yargılamanın sürüncemede bırakılması amacına yönelik kötüye kullanım söz konusu olmaması hâlinde uygulanacak olan bir prensiptir.
f. Tercüman gideri devlet hazinesi tarafından karşılanmaz.
Getirilen yeni düzenleme ile sanığın seçmiş olduğu tercüman ücretini kendisinin ödemesi öngörülmüştür.
Ceza Muhakemesi Kanununa göre tercüman listelerinin düzenlenmesi hakkında yönetmelik 05/03/2013 tarihinde Resmî Gazete'nin 28578 sayısında yayınlanmıştır. Bu yönetmelik gereğince;
Madde 12
(1) Türkçe bilmeyen ya da engelli olan şüpheli, sanık, mağdur veya tanık için görevlendirilen tercümanın giderleri, yargılama gideri sayılmaz ve bu giderler Devlet Hazinesince karşılanır.
(2) Komisyonlarca oluşturulan listelerden Kanunun 202'nci maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında sanık tarafından seçilen tercümanın giderleri Devlet Hazinesince karşılanmaz. Bu durumda, mahkeme tercüman gideri ile vezneye yatırılması gereken süreyi belirler.
Yönetmelik 12/2.maddesi dikkate alındığında sanığın tercüman hizmetinden yararlanabilmesi için bir ücret ödemeyi kabul etmesi ve ücreti mahkeme veznesine yatırması gerekmektedir.
Bu nedenle sanıklara çıkarılacak davetiyede bir tercüman hizmetinden yararlanmak isteyip istemeyecekleri, istemeleri hâlinde listeye nasıl ulaşabilecekleri, listeden belirledikleri tercümanı mahkemeye, belirlenecek makul süre içinde bildirmesi ve önceden tercümana ulaşılabilmesi için yine belirlenecek makul bir sürede ücreti yatırmaları için ihtarat yapmak gerekir. Aynı ihtaratın, tutuklu sanıklara duruşma günü bildiriminde cezaevi kanalı ile tercüman listesinden birini seçme konusunda tebligat yapılırken de yazılması gereklidir. Ücretin cezaevi kanalı ile ödenebilmesine imkân sağlanmalıdır. Aksi hâlde sanığın duruşmaya geldiği sırada "ben tercüman istiyorum." demesi hâlinde, tercümanın temini açısından geçecek zaman dikkate alındığında yargılamayı uzatacağı, tutuklu sanığın savunması alınamadan bir süre daha beklenmesine neden olunacağı unutulmamalıdır.
g. Bu imkân yargılamanın sürüncemede bırakılması amacına yönelik olarak kötüye kullanılamaz.
Kanun koyucunun yasa ve yönetmelikte yer alan bu düzenlemesi somut olaya ve talebe göre değerlendirilmelidir. Sanığın salt mahkemeyi uzatmak amacıyla ilgisi olmayan bir ülkenin yerel bir dilini "konuşmak için seçiyorum" demesi gibi özel talepler ile gelmesi hâlinde bu düzenleme dikkate alınmalıdır.
22.2.6. Sanığın Dışarı Çıkarılması
Terör suçundan yargılanan sanıkların duruşma sırasında duruşma düzenini bozmak, yargılamayı engellemek amacı ile duruşmanın yürütülmesini tehlikeye sokacak şekilde davranışlar sergiledikleri görülmektedir. Bu nedenle bu davranışları sergileyen sanıkların gerekli olan uyarılara rağmen davranışlarına devam etmeleri hâlinde bu hususlar tutanağa geçirilmek sureti ile CMK 204 maddesi gereğince duruşma salonundan çıkartılabilir. Sanığın duruşma salonundan çıkarılabilmesi için sanığın duruşma salonunda bulunmasının zorunlu görülmemiş olması gerekir. Bu durumda sanığın savunma hakkı kısıtlanmayacak şekilde bu tedbire müracaat edilmesi düşünülmelidir. Sanık iddianamenin okunmasından sonra savunmasının alınması ve iddia makamının esas hakkındaki mütalaasından sonraki savunmasının alınması aşamalarında duruşma salonuna alınmalıdır. Yokluğunda yapılan işlemler sanığa okunmalıdır.