19.9. Bykov V. Rusya Kararı (10 Mart 2009)
19.9. Bykov V. Rusya Kararı (10 Mart 2009)
Bireysel başvurucu Bykov, gizli soruşturmacı V. ile yaptığı özel görüşmede, kendisini suçlayıcı beyanda bulunması için, kolluk güçleri tarafından oyuna getirilmiş bulunduğunu ileriye sürmüş ve hukuka aykırı bir şekilde elde edilen ses kaydının delil olarak kullanılmasının 6/1 maddeye aykırı olduğunu iddia etmiştir. Hükûmet ise, savunma olarak, gizli operasyon yolu ile elde edilen ses kaydı delililin diğer delillerin bir kısmını oluşturduğunu, 40 tan fazla tanık dinlendiğini ve fiziki deliller bulunduğunu, bu delillerin mahkeme önünde tartışıldığını ve başvurucunun iradesinin hiç bir zaman baskı altına alınmış olmadığını belirtmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Bykov kararında gizli soruşturma yöntemleri ile elde edilen deliller hakkındaki ilkeleri belirlemiştir: Mahkemenin görevi, taraf devletlerin Sözleşmenin 19 uncu maddesi uyarınca, yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğini irdelemektir, yoksa ceza davasında ikame edilen delillerin kabul edilebilirlikleri konusunda bir inceleme yapmak görevi yoktur (Schenck v. Switzerland, para. 48, Teixeira de Castro v. Portugal, para. 34, Jalloh v. Germany para. 94-96). Mahkeme önüne gelen bir davada, muhakemenin bütün süreçlerinin bir bütün olarak değerlendirilmesini yapar ve muhakemenin bir bütün olarak adil ve hakkaniyete uygun olarak yapılıp yapılmadığını denetler: bu denetlemeye delillerin elde ediliş biçimleri de dâhildir. Bu denetleme Sözleşmede güvence altına alınan hak ve özgürlükler açısından yapılır. Bütün olarak değerlendirme yapılırken, savunma hakkına riayet edilip edilmediği de incelenir. Savunma açısından en önemli nokta, aleyhindeki delilleri duruşmada tartışma imkânına kavuşmaktır. Kesin bir kanaat oluşturulabilmesi için, tek bir delile dayanılmaması, bunun başka delillerle desteklenmesi gerekir. Elde edilen delil ne kadar güçlü olursa, yan delillere olan ihtiyaç o derecede azalır (Sınar/Erden, Fasikül, Aralık 2010, 35).
Gizli soruşturmacı tarafından delil toplanırken şüphelinin susma hakkının ihlâl edilip edilmediği konusunda ise, susma hakkının irade üzerinde baskı kurulmasını önlemek olduğu (Saunders v. UK, para. 68-69), şüpheliye uygulanan baskının niteliği ve derecesi ile muhakeme sürecinde sanığa salanan güvenceler arasında bir denge kurulması gerektiği vurgulanmıştır.
Bu prensipleri somut olaya uygulayan AHİM, gizli soruşturmacı ile Bykov arasında geçen ve gizlice radyo üzerinden kayda alınan konuşmaların sanık tarafından gerek ilk derecede ve gerekse istinaf aşamasında tartışma imkânına sahip bulunduğunu ve hukuka aykırılık iddiası yaptığını saptamıştır. Gizli ses kaydı dışında başka deliller de bulunduğunu ve yerel mahkemenin delilleri değerlendirirken keyfi davranışta bulunmadığını saptayan AHİM, Bykov'un gizli soruşturmacı V. ile - Allan kararının aksine, gözaltında tutulduğu hücrede değil - kendi malikhanesine bağlı misafir evinde yaptığı görüşmede, tamamen kendi özgür iradesi ile hareket ettiği sırada, konuşmak veya konuşmamak konusunda baskı altında olmadığı sırada konuştuğunu belirlemiştir. Bu görüşmeden elde edilen delilin güvenilirliği konusunda da asgari güvenceler sağlanmış bulunduğu için, 8'inci maddeye aykırı olmasına rağmen, gizli ses kaydının delil olarak kullanılmasının Sözleşmenin 6 ıncı maddesini ihlâl etmediğine karar vermiştir.