23.9. Yakalama İle İlgili Kuralların İhlâli Nedeniyle, "Kanuna Aykırı Yöntemlerle Elde Edilen Delil" Hâline Gelen Deliller
23.9. Yakalama İle İlgili Kuralların İhlâli Nedeniyle, "Kanuna Aykırı Yöntemlerle Elde Edilen Delil" Hâline Gelen Deliller
Buradaki ilk husus, "makul şüpheye dayanmayan" yakalama hâlidir. Soyut ihbar üzerine, makul şüpheyi destekleyen somut bulgular araştırılmadan yapılan yakalama işlemi, "suç" oluşturur. Ayrıca, şüpheli veya sanıktan "ikrar" elde edilmişsa, bu da "kanuna aykırı" olur.
23.9.1. 4. Cd, 05.11.2003; 2002/28544- 2003/10778
Değişik zamanlarda bazı işyerlerinde hırsızlık yapılmış; daha sonra kimliğini açıklamayan bir kişi kolluğa telefon ederek, hırsızlık suçlarını kimliklerini ve adreslerini belirttiği kişilerin işlediklerini söylemiştir. Bunun üzerine Asayiş Büro Amiri olan sanığın talimatı doğrultusunda bu kişiler yakalanarak gözaltına alınmışlar; C. Savcısı'na hırsızlık suçlarının faillerinin yakalandığı bildirilmiş; 20 saat gözaltında tutulduktan sonra, başka hiçbir araştırma yapılmadan, ifadeleri alınmadan, C. savcısına haber verilmeden ve soruşturma evrakı fezlekeye bağlanarak C. savcısına sunulmadan bu kişiler serbest bırakılmıştır. Belirtilen kişilerin yakalanması ve daha sonra da serbest bırakılmaları konusunda emir veren Asayiş Büro Amiri hakkında özgürlüğü kısıtlama suçundan dava açılmış, yerel mahkeme sanığın beraatine karar vermiştir. Yargıtay 4. Ceza Dairesi, gecikmesinde tehlike durumu bulunmadığı hâlde, hâkim kararı alınmadan sanıkların yakalanması ve gözaltına alınması konusunda emir veren kolluk amiri sanığın eyleminin TCK'nın 181/1. maddesine uyan suçu oluşturduğunu belirterek hükmü bozmuştur: "Anayasanın 1/2, Polis Vazife ve Salahiyet Yasasının 13, CMK 127-131. maddeleri ile Türkiye Cumhuriyeti Devletince 18.05.2004 tarihinde onaylanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5. maddesi hükümleri ve Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliğinin 5. maddesi uyarınca; suç kovuşturmasıyla ilgili olarak yöntemince verilen yargıç kararı dışında kişilerin yakalanıp gözaltına alınmaları ancak, suçüstü durumunda veya işlendiği bilinen bir suça ilişkin soruşturma veya kovuşturma sırasında olanaklı bulunmaktadır. Kolluk görevlileri ise bu ikinci durumda yalnızca gecikmesinde tehlike bulunan durumlarda yakalama yetkisini kullanabilirler. Diğer taraftan belirtilen hukukî düzenlemelerin gereği olarak ceza soruşturma ve kovuşturmalarında temel ilke, kişi hürriyetlerine müdahâle edilmeden başvurulabilecek bir yöntem var iken hürriyeti daraltan yöntemlere başvurulmaması ilkesidir. Somut olayda, herhangi bir suçla ilgili suçüstü durumu veya suç teşkil eden belirli bir olayla ilgili ceza kovuşturması bulunmamasına karşın, salt kimliği belirsiz bir kişinin 16.05.2000 günü saat 13.00'de telefonla yakınanların kimlik ve adreslerini vererek "Şişli ilçesindeki market ve işyerlerindeki hırsızlık suçlarını bu kişiler işliyorlar" şeklindeki soyut ihbarı üzerine, kimlik ve adresleri aynı tarihli tutanakla tespit edilen bu kişiler hakkında arşiv ve benzeri araştırmalar yapılmaksızın, asayiş büro amiri olan sanığın talimatı doğrultusunda harekete geçilerek üç saat sonra yakınanların yakalanıp gözaltına alınması, C. Savcısına hırsızlığa karıştığı iddia edilen kişilerin yakalandığı yolunda bilgi verilip peşisıra bu kişilerin "herhangi bir suçla" ilgilerinin olup olmadığı yönünde araştırma yapılarak, 20 saat gözaltında kalan yakınanların ertesi gün saat 13.30'da bir kanıt bulunmadığı gerekçesiyle, ifadeleri dahi alınmadan ve soruşturma evrakı fezlekeye bağlanarak C. Savcılığına sunulmaksızın serbest bırakılması biçimindeki eylemin TCK 181/1. maddesine uyan suçu (özgürlüğü kısıtlama suçunu) oluşturduğu gözetilmeden, kanıtları yanlış değerlendiren yetersiz gerekçeyle beraat hükmü kurulması, yasaya aykırıdır.
23.9.2. CGK 30.3.2010 K. 66 (Hukuka Uygun Yakalama Örneği)
12.7.2006 günü Fatih Sultan Mehmet Bulvarı üzerinde Akuğur Alışveriş Merkezi yanında bulunan Akbank'a ait ATM cihazına dolandırıcılık amaçlı düzenek yerleştirildiği ihbarını alan kolluk kuvvetlerinin saat 15:00 sıralarında olay yerine geldikleri, çevre güvenliğini aldıktan sonra olay yeri inceleme ekibinin gelmesini bekledikleri, olay yeri inceleme ekibince ATM cihazına yerleştirilmiş olan düzenek üzerinde yapılan incelemede, kart giriş yeri ve çevresine ATM'nin yapısına uygun olarak özel şekilde hazırlanmış, arka tarafına çift taraflı yapışkan bant yapıştırılarak ATM'nin şifre yazılan kısmını görecek şekilde düzenlenmiş olan dijital fotoğraf makinesinin yerleştirildiği tespit edilmiş ayrıca, ATM'den yaklaşık 20-25 metre kadar uzaklıkta düzeneğin yapımında kullanılan bantın aynısının açılmış ve açılmamış hâli ile yanında "Aroma" ibareli meyve suyu kutuları, boş hâlde küçük kek ambalajları ve "Akuğur" isimli alışveriş merkezi yazılı poşet bulunmuştur. Akuğur Alışveriş Merkezindeki kamera görüntüleri incelendiğinde de, olay yerinde ele geçirilen malzemelerin aynı gün saat
11.0 sıralarında 1.70-1.75 boylarında, çok kısa saçlı, kirli sakallı, çene kısmındaki sakalları biraz daha uzun, üzerinde kısa koyu kahve renkli gömlek, mavi kot pantolon, koyu renkli ayakkabı bulunan ve görüldüğünde tanınabilecek bir şahıs tarafından alındığının belirlendiği, alışveriş merkezinden ayrılırken kamera görüntüsünde tespit edilen kişiye benzer şahıs ile yanında başka bir şahsın olay yerinde görülmesi üzerine, kolluk görevlisi kimlikleri gösterilerek davacı Yakup ile yanında bulunan arkadaşı Mustafa Kumral'ın CMK 147. maddesindeki yasal hakları hatırlatılmak suretiyle şüpheli olarak saat 19:00 sıralarında yakalanıp karakola getirildiği, C. Savcısının talimatı ile davacıdan alınan parmak izleri ile olay yerinden suç delillerinden alınan parmak izlerinin yapılan mukayeselerinde birbirleri ile uyuşmadıkları ve davacının olay ile alakasının olmadığı anlaşıldığından, doktor raporları alınmak suretiyle, saat 21:30'da karakola davacı müdafii olarak çağrılan Av. Ayşe ile birlikte salıverme tutanağı düzenlenerek saat 22:15'te davacının serbest bırakıldığı anlaşılmaktadır. Dolandırıcılık suçu şüphesi ile yakalanıp işlemler için bir süre karakolda tutulan ve daha sonra salıverilen davacı Yakup hakkında yapılan soruşturmanın akıbetinin ne olduğuna ilişkin dosya içinde bir bilgi bulunmamaktadır.
İnceleme konusu olan dosyada, davacı vekili müvekkilinin haksız bir şekilde yakalanıp gözaltına alındığı iddiasıyla 1500 YTL maddi ve 1000 YTL manevi tazminat isteminde bulunmuş, talebinin yasal dayanağı olarak ta, CMK 141. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendini göstermiş, yerel mahkemece de 141. maddenin 1. fıkrasının (a) bendi ile sınırlı bir inceleme yapılmak suretiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Tazminat davalarında yargıç, tarafların ileri sürdüğü hukukî nedenlerle bağlı olmayıp, ileri sürülen olaylara uygulanacak hukuk kurallarını kendiliğinden belirlemek ve uygulamakla yükümlüdür.
Haksız bir şekilde yakalanıp, gözaltına alındığından bahisle maddi ve manevi tazminat isteminde bulunan davacının bu istemi konusunda yerel mahkeme tarafından karar verilirken, somut uyuşmazlıkta uygulama olanağı bulunan CMK 141. maddesinin
1. fıkrasının (e) veya (f) bentleri yönünden hiçbir araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Yakalanan ve gözaltına alınan davacı ile ilgili olarak Bursa C.Başsavcılığınca ne gibi bir işlem yapıldığı veya karar verildiği dosya içeriğinden anlaşılamamakta olup, davacı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğinin veya davacı hakkında yüklenen suçla ilgili olarak açılmış olan davanın beraat ile sonuçlandığının saptanması hâlinde, davacının CMK 141. maddesinin 1. fıkrasının (e) veya (f) bentleri uyarınca tazminat hakkı doğacağı muhakkakdır. Bu nedenle dolandırıcılık suçu şüphesi ile yakalanıp işlemler için bir süre karakolda tutulan ve daha sonra salıverilen davacı hakkında yapılan soruşturmanın akıbetinin ne olduğunun tespiti ile sonucuna göre hüküm kurulması zorunludur.
Bu itibarla Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabulü ile Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün eksik araştırma nedeniyle bozulmasına karar verilmelidir. Açıklanan nedenlerle; Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile kabulüne, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 14.12.2009 gün ve 18659-15778 sayılı onama kararının kaldırılmasına, Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.04.2007 gün ve 331-145 sayılı kararının eksik araştırma ile karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına, 30.03.2010 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.
23.9.3. Yakalanan Kişinin Haklarını Öğrenme Hakkı'nın İhlâli
Hâkim kararı olmadan yakalanan kimsenin en önemli haklarından biri müdafaa hakkıdır. İlgilinin müdafiine danışmak hakkı vardır. Müdafie danışmak mecburi değildir ama bu hakkı kullanabilmek için, var olduğunu öğrenmek gerekir. İşte bu nedenle, yakalanan kişiye sahip bulunduğu anayasal haklar, yakalama anında öğretilmelidir. Haklarını öğrenme hakkı, "Miranda Kuralı" adı ile anılır.
Ceza Muhakemesi Kanunundaki "haklarını öğrenme hakkı", sadece ifade alma bakımından düzenlenmiştir (CMK 147). Kanuna göre, ilk yakalama anında "kanuni hakların" bildirilmesi mecburiyeti vardır (CMK 90/4). Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Yönetmeliği m. 6, PVSK 13'e paralel bir şekilde, yakalama sırasında suç ayrımı yapılmaksızın yakalama nedeninin bildirilmesi mecburiyeti koymuş, ek olarak da, "susma, müdafiden yararlanma ve yakınlarına haber verme haklarının" da bildirilmesini şart koşmuştur. Bu nedenle, haklarını öğrenme hakkının ihlâli, yakalamayı ve bunun arkasından yapılan ifade almayı "kanuna aykırı yöntem ile yapılmış bir işlem" hâline getirir.
23.9.4. Yakalanan Kişinin Susma Hakkının İhlâli
Hâkim kararı olmadan yakalanan kişinin, polis tarafından özgürlüğünün kısıtlandığı andan itibaren başlayan bir susma hakkı vardır. Milletlerarası Hukukun kabul ettiği bu hakkın başladığı an, Ceza Muhakemesi Kanununda açıkca düzenlenmiştir (CMK 90/4). Susma hakkının ihlâli, CMK 148'e aykırıdır.
23.9.5. Yakalanan Kişinin İsnadı Öğrenme Hakkının İhlâli
Yakalanan (veya tutuklanan) kişilere yakalanma sebepleri ve haklarındaki iddialar yazılı olarak ve bunun mümkün olmaması hâlinde sözle, toplu suçlarda ise, en geç hâkim huzuruna çıkarılıncaya kadar bildirilmesi gerekir (AY 19/4, İHAS 5/2). Mülga Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunumuzun 128 inci maddesinde ise, yakalanan kişiye isnadın bildirileceğine ilişkin bir hüküm bulunmaması önemli bir eksiklik idi. PVSK "2002. 4744" 13 ise, yakalama sebebinin bildirilmesini mecburi hâle getirilmiştir. Ceza Muhakemesi Kanunu da yakalanan kişiye isnadın yakalanma anında bildirilmesini düzenlemedi (CMK 90/4). Bu eksiklik giderilmelidir.
İsnadı öğrenme hakkının ihlâli, müdafaa hakkını ortadan kaldırdığı için, verilen ikrar, "kanuna aykırı yöntemle elde edilen delil" olur.
23.9.6. Yakalanan Kişinin Yakalandığının İstediği Kanuni Yakınlarına Haber Verme Hakkının İhlâli
Yakalanan kişinin gözaltına alındığı yakınlarına bildirilir. Kural budur (CMK 95/1) Bu kuralın ihlâli, kanuna aykırılık oluşturur.
23.9.7. Yakalanan Kişinin Hâkim Önüne Çıkarılma Ve Sorguya Çekilme Hakkının İhlâli
Kanunlarımızda öngörülen süreler (CMK 91, 251/5) içinde yakalanan kişi hâkim önüne çıkarılmazsa, yapılan yakalama kanuna aykırı hâle gelir. Gözaltı süresinin uzunluğu insan hakkı ihlâli oluşturur.