3.3. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunun özellikleri

3.3.      Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunun özellikleri

3.3.1.   Çok Failli Suçtur

Ceza kanunlarındaki suçlar kural olarak bir kişinin işleyebileceği fiiller olarak düzenlenmiştir.

Ancak bazı suç tiplerinde suçun islenebilmesi için birden fazla kişinin bulunması sart koşulmuştur.

Yani kanun suç tanımında suçun oluşması için açıkça birden fazla kişinin varlığını belirtmiş ya da aynı yönde ya da birbirlerine karşı gerçekleştirilecek hareketlerde birden fazla failin katılımını aramıştır.

Bu suçlar, iradeleri aynı yönde birleşmiş ya da karşı karşıya gelmiş birden çok kişinin katılımı olmadan gerçekleşemez. Bu suçlara doktrinde çok failli suçlar denir.

Bazen de zorunlu iştirak olarak anılmaktadır. Çok failli suçtan söz edebilmek için kanunî tipte fail sıfatıyla hareket eden birden çok kimsenin bulunması ve suç tipinde bu kişilerin hareketlerinin kurucu unsur olarak öngörülmesi gerekir.

Çok failli suçlarda bulunması gereken unsurlar şunlardır: 1) Kanun maddesinde suçun işlenmesi bakımından birden fazla failin gerekli olduğunun açık ya da kapalı bir biçimde belirtilmiş olması gerekir, 2) Faillerden her birinin suçun oluşması için nedensel değeri olan icrai veya ihmalî bir hareketi geçekleştirmesi gerekir, 3) Suça katılan kimselerin fail sıfatıyla hareket etmesi ve bu hareketlerin suçun düzenlendiği kanun maddesinde suçun kurucu unsuru olarak yer alması gerekmektedir; suçun konusunu ya da mağdurunu oluşturan kişiler fail sayılamayacağına göre bunlar çok failli suçun oluşumu bakımından dikkate alınmaz, 4) Faillerden en az birisinin cezalandırılabilir olması gerekir.

Bu suçlar bakımından değişik sınıflandırmalar yapılmakla birlikte en sık yapılan gruplandırma birleşme ve karşılaşma suçları ya da yakınsama ve karşılaşma suçları şeklinde yapılandır.

Yakınsama ya da birleşme şeklindeki çok failli suçlarda suçun işlenişine fail olarak katılan kişiler aynı yönde hareket etmekte ve aynı amacın gerçekleşmesine çalışmaktadır.

Bu tür suçlarda suçun işlenişine zorunlu olarak katılan kişilerin hepsinin hareketleri aynı niteliktedir ve bu nedenle hepsi fail olarak sorumludurlar. Bu tür suçlara örnek olarak kamu görevinin terki ya da yapılmaması suçu

(TCK 260), hükümlü ve tutukluların ayaklanması (TCK 296), Devletin güvenliğine veya Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlardan birini işlemek üzere anlaşma (TCK 316) gösterilebilir.

Karşılaşma suçlarında ise zorunlu olarak suçun işlenişine katılanlar aynı amacın gerçekleştirilmesi doğrultusunda farklı yönlerden hareket etmektedirler. Bu kişilerin suça katkıları yani yaptıkları hareketler de farklıdır. Bu suçlara örnek olarak uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti suçu (TCK 183/3), rüşvet suçu (TCK 252), yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama suçu (TCK 255), rızaya dayalı kürtaj suçu (TCK 100/2) gösterilebilir.

TCK'nın 220. maddesinde düzenlenen suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu da çok failli bir suçtur. Bu suçun meydana gelebilmesi için kanunumuz en az üç kişinin varlığını aramıştır.

Yukarıdaki birleşme/yakınsama ve karşılaşma suçları ayrımı bakımından suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu birleşme/yakınsama suçları grubuna girmektedir.

3.3.2.   İştirakten Farkları

Suç islemek amacıyla örgüt kurma iştirakten farklı, onu      aşan bir oluşumdur. Bu iki yapının ayırt edilmesi, uygulanacak ceza ve ceza muhakemesi hükümleri açısından önemlidir.

Bir oluşum örgüt olarak kabul edilince daha uzun gözaltı süreleri, katalog suçlar sayesinde otomatik tutuklama kararları, gizli soruşturmacı görevlendirilmesi tedbirlerin önü açılmaktadır (6526 sayılı Kanunla taşınmaz, hak ve alacaklara el koyma, iletişimin dinlenmesi, kayda alınması, teknik araçlarla izleme tedbirlerinde sayılan katalog suçlardan suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu çıkarılmıştır). Yargılama aşamasında fiilin örgütlenme değil, iştirak hâlinde işlenmiş suç ya da suçlar olduğu anlaşıldığında ise yapılan ihlâllerin geri alınması pek mümkün olamamaktadır.

Kanunen tek kişi tarafından işlenebilmesi mümkün olan bir suçun birden fazla failin önceden iş birliği yapmaları sonucunda gerçekleştirilmesine iştirak ya da suça katılma denilir.

Ceza kanunlarındaki suçlar, kural olarak bir kişi tarafından işlenebilecekleri göz önünde bulundurularak düzenlenir. Nitekim "her kim", "bir kimse" gibi terimlerin kullanılmasının sebebi de budur. Bu anlamda kanun suç tipini ihlâl eden kişiyi suçun faili olarak kabul eder. Ancak kanunen ve nitelikleri gereği bir kişi tarafından işlenebilen suçlar doğrudan ya da dolaylı olarak birden fazla kişinin değişik şekillerdeki katılımıyla gerçekleştirilebilir. Suça iştirak olarak isimlendirilen bu hâlde suçun işlenmesine katılanlar cezalandırılmaktadır. TCK'daki iştirak kuralları bir kişi tarafından işlenebilen bir suç tipinin birden fazla kişinin katılması ya da yardımda bulunması suretiyle işlenmesi hâlinde bu suça katılan ortakların nasıl belirleneceğini düzenlemektedir.

İştirakin önemli bir özelliği ise, belli bir veya birkaç suç için birleşmenin, bir araya gelmenin söz konusu olmasıdır.

Yargıtay'ın yerleşmiş içtihadına göre suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunun varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması, üyeler arasında gevşek de olsa hiyerarşik bir bağın olması, henüz suç işlenmiş olmasa dahi suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşmenin gerçekleşmesi, devamlılık yönünden bir iradenin belirlenebilmesi, önceden anlaşıp iş bölümü ve hiyerarşik yapı içinde süreklilik gösterecek şekilde planlı bir ortaklık ve paylaşım amacıyla belirlenmemiş sayıdaki suçları işlemek için birleşme, amaçlanan suçları işlemeye elverişli üye, araç ve gerece sahip olunması gerekmektedir.

Yargıtay'ın kararlarında ve öğretide örgütün varlığı için bulunması gerekli görülen bu unsurlardan örgütün devamlılığı ve belirlenmemiş sayıda suç işlemek amacı etrafında bir araya gelme unsurları bu suçun iştirakten farkını da ortaya koymaktadır. 

Gerçekten iştirakte belirli suçların işlenmesi amacıyla birden fazla kişinin ortaklaşa hareket etmeleri ve amaçlanan suçun işlenmesiyle bu ortaklığın sona ermesi söz konusudur.

İştirak hâlinde bir araya gelen kişilerin devamlılık konusunda bir iradeleri söz konusu değildir. Burada belirli bir veya birden fazla suçun işlenmesi hakkındaki anlaşma ani ve tesadüf? şekildedir.

Suç işlemek amacıyla örgüt kurmada ise, birden fazla belirsiz sayıda suçun işlenmesine yönelik bir programın gerçekleştirilmesi amacıyla failler arasında sürekli bir örgütsel bağ söz konusudur.

Bu anlamda suç örgütü için aranan ortaklık, devamlılık gösteren ve suç işleme amacına yönelen ortak bir iradeye dayalı yapıdır. Buna göre diğer unsurlara sahip bir birleşme bulunsa bile bu birleşmenin süreklilik oluşturmaması, ömrünün bir ya da birden fazla suçun işlenmesi ile sınırlı olması hâlinde suç işlemek amacıyla kurulmuş örgütün varlığından bahsedilemeyecektir

Örgüt kurmanın iştirakten bu farkı dolayısıyla toplum için tehlike doğurduğunu belirtmek gerekir.

Örgütlenmede örgütsel ilişki ve dolayısıyla dayanışma ve süreklilik olduğu gibi, işlenmesi tasarlanan ve işlenen eylemle öğüt arasında bir bağ ve bütünlük vardır.

Bunun sonucu olarak bir veya birden fazla suçun işlenmesinden sonra da örgütsel bağ devam ettiği için kamu düzeni bir tehlike altındadır,

Ayrıca örgüt kurma suçunun cezalandırılması için amaç suçların işlenmesine gerek olmadığı gibi, amaç suçlar işlendikten sonra da örgütün varlığı devam eder, Suça iştirakin cezalandırılabilmesi için ise, en azından, iştirak iradesi kapsamındaki suçun icrasına başlanmalıdır.

Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunu iştirakten ayıran diğer önemli bir nokta da, işlenmesi amaçlanan suçlar konusunda belirlilik olmamasıdır.

Bir diğer deyişle suç işlemek ve örgüt kurmak amacıyla bir araya gelmiş kişilerin belirsiz sayıda suç işleme kararına/iradesine sahip olmaları gerekir. Madde gerekçesinde de belirtildiği gibi işlenmesi amaçlanan suçların konu veya mağdur itibarıyla somutlaştırılması zorunlu değildir.

İştirakte ise belirli bir suçun işlenmesi konusunda anlaşma ve iş birliği arandığı için suç ortakları yönünden suçun konu veya mağdurlarının somutlaşması aranır. Yani suç ortaklarının hangi nesneye veya kime karşı suçu işleyeceklerini kendi aralarında tayin etmeleri gerekir.

Yargıtay, suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunun iştirakten farkını ortaya koyan kararlar vermiştir: "...ileride işlenmesi olası olan suçların önlenme-sine yönelik olarak kamu için tehlike oluşturabilecek birleşmelerin engellenmesi olması nedeniyle, suçun oluşabilmesi için bir suç işlemek amacıyla oluşturulmuş basit bir birleşmeden ziyade, belirsiz sayıda amaç suçun işlenmesi amacıyla gevşek veya sıkı bir hiyerarşik

ilişkiye dayalı olarak meydana getirilmiş, sürekli bir birleşmenin bulunması gerektiği, zira örgüt niteliği itibariyle devamlılığı gerektirdiğinden, kişilerin belirli bir suçu işlemek için bir araya gelmesi hâlinde, örgütten değil ancak iştirak iradesinden söz edilebileceği.." (Yargıtay CGK, T 20.10.2009 E. 2009/8-152K. 2009/245).

3.3.3.   Somut Tehlike Suçudur

Tehlike suçları suçun tamamlanması için hukuksal yararın tehlikeye sokulmuş olmasının yeterli olduğu suçlardır.

Bu suçlarda failin hareketi nedeniyle korunan hukukî değere bir zarar verilmesi tehlikesi doğması söz konusudur.

Tehlike suçları somut tehlike suçları ve soyut tehlike suçları olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Somut tehlike suçlarında suçun oluşabilmesi için korunan hukukî değer bakımından gerçek bir tehlikenin doğması gerekir.

Suç işleme amacıyla örgüt kurma suçu bir tehlike suçudur.

Kanun koyucu bu suç tipini düzenlemekle, suç işlemek amacıyla örgüt kurmanın, başlı başına, hukuken korunan değerler bakımından tehlike oluşturduğunu düşündüğünü göstermiştir. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma fiili, ortada henüz işlenmiş bir suç olmasa dahi sadece bu hâliyle toplumda heyecan ve endişe yarattığından dolayı işlenecek suçlardan bağımsız olarak ayrıca cezalandırılmaktadır.

Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunun soyut tehlike suçu mu somut tehlike suçu mu olduğu sorusuna 5237 sayılı TCK'nın 220. madde düzenlemesi bakımından somut tehlike suçu cevabını vermek gerekir.

5237 sayılı TCK'nın 220. maddesinde ise, suçun oluşması bakımından elverişlilik aranmıştır. Böylece artık bu suç somut tehlike suçu hâline gelmiştir.

765 sayılı TCK'nın "cürüm işlemek için teşekkül oluşturma" suçunu düzenleyen 313. maddesinde, her ne suretle olursa olsun cürüm işlemek için teşekkül oluşturanlar veya bu teşekküllere katılanlar cezalandırılmaktaydı. Suçun oluşması için kanunda belirtilen hareketin yapılması yeterli görülmekte, ayrıca somut olayda gerçek bir tehlikenin meydana gelip gelmediği araştırılmamaktaydı.

Nitekim maddenin gerekçesinde de bu husus vurgulanmıştır: "Suç işleme için örgüt kurulması bir somut tehlike suçudur. Her ne kadar en az üç kişinin belli bir amaç etrafında suç işlemek üzere devamlı surette fiilen birleşmesi suretiyle örgüt meydana gelebilirse de kurulan örgüt, güdülen amaç bakımından somut bir tehlike oluşturmayabilir. Bu nedene örgütün yapısı, sahip olduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından, amaçlanan suçları işlemeye elverişli olması aranmalıdır. Bu bakımdan örneğin sadece üç kişinin bir araya gelmesi, Devletin ülke bütünlüğünü bozmaya yönelik suçları işlemek açısından somut bir tehlike taşımayabilir; buna karşılık, ekonomik çıkar sağlamaya yönelik suçlar açısından elverişli olabilir" 

3.3.4.   Kesintisiz Suçtur

Kesintisiz suç süreklilik gösteren, devam eden suç demektir.

Kesintisiz suçtan bahsedebilmek için sadece fiilin icrasının/neticenin devam etmesi yeterli değildir; ayrıca failin iradi olarak fiile/neticeye son verme iktidarının bulunması gerekir.

Bir suçun kesintisiz olmasının sonuçları şunlardır:

Uygulanacak kanun bakımından: Kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği anda yürürlükte olan kanun uygulanır.

Zamanaşımı bakımından: Kesintisiz suçlarda zamanaşımı kesintinin gerçekleştiği tarihten itibaren başlar.

Şikâyet süresi bakımından: Şikâyet süresi kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği andan itibaren başlar.

İştirak bakımından: Kesintisiz suçlarda kesinti meydana gelmediği sürece azmettirme dışında iştirak mümkündür.

Hukuka uygunluk nedenleri bakımından: Kesintisiz suçlarda kesinti meydana gelmediği sürece meşru savunma mümkündür.

Yer itibariyle yetkili mahkemenin belirlenmesi bakımından: Kesintisiz suçlarda suçun işlendiği yer, kesintinin meydana geldiği yerdir (CMK m. 12/2). Dolayısıyla bu yer mahkemesi yetkilidir.

Kesinti meydana geldikten sonra, aynı fiilin yeniden işlenmesi bağımsız bir suç teşkil edecektir.

Kesintinin ne zaman gerçekleştiği bakımından da değişik ihtimaller söz konusudur:

1)         Fail söz konusu suçla kesin olarak mahkûm olmuş ise kesinti gerçekleşmiştir Failin bu mahkûmiyetten sonra da neticeyi/fiili devam ettirmesi artık yeni bir suç oluşturacaktır.

2)         Faile karşı söz konusu suçtan dolayı dava açılmışsa kesinti gerçekleşmiş olacaktır.

3)         Failin yakalama, tutuklama gibi bir nedenle özgürlüğünden yoksun bırakılması veya fiil ile ilgili bir işlem yapılması hâlinde de kesinti gerçekleşmiş sayılır.

Suç islemek amacıyla örgüt kurma suçu kesintisiz bir suçtur. Bu suç örgütün kurulmasıyla tamamlanmış olur ve bu andan itibaren kesintisiz suç olarak devam eder.

Kesintisiz suç olarak suçun az veya çok devam etmiş olmasının önemi yoktur. Suç, bu suçun oluşması için aranan unsurların bir araya gelmesiyle birlikte tamamlanmaktadır.

Ancak suçun tamamlanması için, birleşmenin belirsiz bir süre devam etmesi gerekir. Bu sürenin ne kadar olacağı konusunda kesin bir ölçüt yoktur. Her somut olayda bunu somut verilere göre hâkim tespit edecektir.

Suçun sona ermesi ise kesintinin meydana gelmesiyle gerçekleşecektir,

Bu suçun sona ermesi bakımından çeşitli ihtimaller düşünülebilir.

Örgüt herhangi bir sebeple kendiliğinden sona erebileceği gibi suçun oluşması için aranan en az üye sayısının bir altına düşmesi ile de sona erer, Diğer yandan sona erme örgüt yöneticisinin yakalanması, tutuklanması, hakkında dava açılması, kesin mahkûmiyet alması durumlarında da söz konusu olabilir, Ancak somut olaylara göre farklı değerlendirmeler yapmak da mümkündür, Örgüt üyesi yakalansa ya da tutuklansa da örgütü yönetmeye devam edebilir, Dışarıdaki kişiler örgütün varlığını devam ettirir, Bu durumda örgütün sona erdiğinden söz edilemez, Diğer yandan kesin mahkûmiyetten sonra da örgüt yöneticisi örgütü cezaevinden yönetmeye devam edebilir, Bu durumda da örgütün sona erdiğinden bahsedilemez, Ancak bu durumda, yani kesin mahkûmiyetten sonra örgütün varlığını hâlâ devam ettirmesini hukuken yeni, ayrı bir suç olarak kabul etmek gerekir,

En makul çözüm hukukî ve fiili kesintiyi birlikte aramaktır.

Var olan bir örgüte katılan bir kişi bakımından ise, suçun tamamlanması örgüte katılma ile olur, Bu işiler bakımından suçun sona ermesi ise örgütten ayrılmayla ya da örgütün sona ermesiyle birlikte gerçekleşir.

5237 sayılı TCK'nın yürürlüğe girmesinden önce kurulmuş ve hâlâ devam eden örgütler bakımından da, kesintisiz suçlarda suç hâlâ işlenmeye devam ettiği ve suçun işlendiği tarihte artık yeni kanun yürürlükte olduğuna göre TCK'nın 220, maddesi uygulanacaktır,

Ancak vurgulamak gerekir ki, bu örgüte 220, maddenin uygulanabilmesi için örgütün 220, maddenin aradığı koşullara sahip olması gerekecektir,

3.3.5.   TCK 220 Genel ve Tamamlayıcı Bir Suçtur

Suç işlemek amacıyla örgüt kurmanın genel ve tamamlayıcı bir suç olmasının sonucu olarak birtakım suçları işlemek için örgüt kurmanın başka ceza normları tarafından ayrıca özel olarak düzenlenmesi durumunda TCK m. 220'nin değil, ilgili suç tipinde öngörülen hükümlerin uygulanması gerekir.

TCK'da bazı suçlar bakımından örgüt kurma özel olarak düzenlenmiştir, Mesela, örgüt kurma ile ilgili bir düzenleme soykırım ve insanlığa karşı suçlar bakımından yapılmıştır, TCK'nın 78, maddesine göre, soykırım ve insanlığa karşı suçları işlemek için örgüt kuran ve yönetenler ile bu örgüte üye olanlar, TCK'nın 220, maddesine göre değil, 78, maddedeki düzenlemeye göre cezalandırılacaktır,

TCK'nın 314, maddesi, Devlet güvenliği ile Anayasal düzene ve bu düzenin  işleyişine karşı işlenen suçları işlemek amacıyla silahlı örgüt kuran ve yöneten kişileri ve bu örgüte üye olanları cezalandırmaktadır. Bu maddede bahsedilen suçları işlemek amacıyla kurulan silahlı bir örgüt hakkında TCK m.220 değil, bu madde uygulanacaktır,

Ancak 314. madde bu suça ilişkin düzenleme getirmediği konularda suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin hükümlerin aynen uygulanacağına dair bir hükme yer vermiştir.

314. madde bir örgütün oluşabilmesi için gerekli koşullara yer vermediğine göre 220. maddedeki koşular 314. madde bakımından da uygulanacaktır.

314. maddenin 220. maddeden temel farkı burada örgütün silahlı olmasının aranması ve işlenmesi amaçlanan suçlar bakımından belirli suçların öngörülmüş olmasıdır. Silah, 314. madde bakımından kurucu unsur iken, 220. madde bakımından ise ağırlaştırıcı nedendir.

Terörle Mücadele Kanunu'nun kapsamına giren suçları işlemek için örgüt kurulması hâlinde ortada bir terör örgütünün varlığı söz konusudur.

Görüldüğü gibi bu maddede TCK'nın 314. maddesine atıf yapmaktadır.

314. maddede hüküm bulunmayan hallerde 220. maddeye atıf yapıldığına göre bir terör örgütünün kurulup kurulmadığını tespit bakımından 220. maddedeki koşullar göz önünde bulundurulacaktır.

Diğer yandan TCK'da bazı suçların suç işlemek amacıyla kurulan bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi ağırlaştırıcı bir hâl olarak düzenlemiştir. (Örneğin TCK'nın organ ve doku ticareti suçunu düzenleyen 91. maddesinin 4. fıkrası, tehdit suçunu düzenleyen 106. maddenin 2(d) fıkrası, hırsızlık suçunu düzenleyen 142. maddenin 3. fıkrası, yağma suçunu düzenleyen 149. maddenin 1(f) (g) fıkraları, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticaretini düzenleyen 188. maddesinin 5 fıkrası, tehlikeli maddelerin izinsiz bulundurulması veya el değiştirmesi fiillerini düzenleyen 174. maddesi, fuhşa zorla sevk ya da teşvik suçunu düzenleyen 227. maddenin 6. fıkrası, dilencilik suçunu düzenleyen 229 maddenin 3. fıkrası, kamu görevlisine mukavamet suçunu düzenleyen 265. maddenin 4. fıkrası, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçunu düzenleyen 282 maddenin 3 fıkrası.)

3.3.6.   Suç İcin Anlaşma Suçu (TCK 316) ile Fark

TCK'nın 316. maddesinde düzenlenen "Suç için anlaşma" suçunun TCK m. 220'den farkına da değinmek gerekir. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu açısından amaç suçlar belirlenmemişken, suç için anlaşmanın, Devletin güvenliği ve Anayasal düzeni, Anayasal düzenin işleyişine karşı suçlardan herhangi birini işlemek üzere olması gerekmektedir.

Ayrıca suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu en azından üç kişinin, organize bir yapı oluşturmasıyla meydana geldiği hâlde, suç için anlaşma suçu, iki veya daha fazla kişinin araç ve amaç açısından maddî olgularla belirlenen bir biçimde fikri anlaşmalarıyla oluşmaktadır. 

Suç için anlaşmada bir örgütlenme ve dolayısıyla hiyerarşik, organize bir yapı söz konusu değildir; sadece maddîolgularla belirlenebilen fikrîbir anlaşmanın yapılmış olması gerekmektedir. Böylece suç için anlaşmadan anlaşılması gereken birkaç kişinin örgüt oluşturmaksızın belirli suçları belirli amaçlarla işlemek üzere gizlice anlaşmasıdır.

Suç işlemek için örgüt kurma suçunun oluşabilmesi için 220. maddede en az üç kişinin varlığı aranmıştır.

INFOMELDUNG_LOGINBOX
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol