10.3. Asıl Ceza Davasında Ve Tali Ceza Davalarındaki Şüphenin Kuvvet Dereceleri
10.3. Asıl Ceza Davasında Ve Tali Ceza Davalarındaki Şüphenin Kuvvet Dereceleri
10.3.1. Asıl Ceza Davası ve Tali Ceza Davası Ayrımı
İddianame ile açılan asıl ceza davasında şüphelinin suçu işleyip işlemediği, fiilin suç olup olmadığı ve failin ceza sorumluluğuna sahip bulunup bulunmadığı araştırılır.6 Asıl ceza muhakemesinde sıkı ispat kuralları uygulanır ve hâkim vicdani kanaate göre karar verir.
Tali ceza muhakemeleri ise, asıl ceza davası görülürken ortaya çıkan ikincil meselelerden oluşur. Tali ceza davalarının konusu failin suçu işlemiş olup olmadığı değil, meselâ, hâkimin reddinin gerekmediği gibi asıl ceza davası ile ilgili iddialardır. Arama kararı verilmesi, iletişimin denetlenmesi kararı ve tutuklama kararı verilmesi bu kapsamdadır. Tali ceza davalarında serbest ispat kuralları uygulanır ve şüphenin ortaya konması yeter.
10.3.2. Asıl Ceza Davasındaki Şüphenin Kuvvet Dereceleri
Asıl ceza davasının soruşturma evresini başlatan ve muhakemenin ilerlemesini sağlayan suç şüphesidir. Başlangıçta suç şüphesi hafiftir (CMK 160/1), % 51 mahkûmiyet olasılığı gösterecek kadar yoğunlaşırsa, yeterli şüphe hâlini alır ve iddianame düzenlenebilir (CMK 170/2). Bu aşamada şüpheli veya sanık henüz tutuklanmamıştır. Suçu işlediği konusunda kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller bulunan hâllerde tutuklama kararı verilebilir (CMK 100/1) .Sanığın suçu işlediği konusundaki şüphe duruşmada ortaya konun deliller ile ortadan kalkar ve fail olduğu konusunda mahkeme vicdani kanaate ulaşırsa, mahkûmiyet kararı verilir (CMK 217/1 ve 223).
Asıl ceza davasındaki şüphenin kuvvet dereceleri aşağıda gösterilmiştir.
a) Soruşturma evresinin başlaması: (CMK 160/1) "Suç işlendiği izlenimi veren hâl": başlangıç şüphesi.
b) İddianame düzenlenmesi: (CMK 170/2) "Suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturan deliller bulunması".
c) Tutuklama kararı verilmesi: (CMK 100/1, 101/2) "Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller bulunması".
ç) Mahkûmiyet kararı: (CMK 217/1, 223) "Duruşmada ortaya konan delillere dayanan vicdani kanaat."
10.3.3. Tali Ceza Davalarındaki Şüphenin Kuvvet Dereceleri
Tali ceza davaları prensip olarak asıl ceza muhakemesinin soruşturma evresi başladıktan sonra açılır. Arama kararı bunun istisnasını oluşturabilir. Zîra arama kararı bazı hâllerde suç işlendikten sonra, fakat belli bir kişi hakkında soruşturma başlatılmadan önce de verilebilir.
Tali ceza davalarında iki türlü şüphe gündeme gelir: önce soruşturma başlamış olacağı için, Kanunun ilgili maddesinde asıl ceza davasının içinde bulunduğu muhakeme aşamasını yansıtan asıl ceza davasının şüphe derecesi ön koşul olarak belirtilmiş olabilir. Kanun ikinci olarak, tali ceza davasının amacına yönelik olan şüphenin derecesini de belirtebilir.
Aşağıda görüleceği gibi, meselâ, arama kararı verilmesi için, şüphelinin suçu işlediği konusunda basit başlangıç şüphesi bulunması yeterken, aranılan eşyanın aramanın yapılacağı yerde bulunabilieceğini gösteren somut delile dayanan kuvvetli şüphe bulunması istenmiştir (CMK 116).
Fakat tutuklama kararı verilirken hem asıl ceza davasının suç işleme şüphesinin kuvvetli olması istenmiş, hem de tali ceza davası açısından kaçma veya delil karartma şüphesinin olgulara dayanması hedeflenmiştir.
Gizli soruşturma yöntemlerinin uygulanması açısından ise, asıl ceza davasındaki şüphelinin suç işleme şüphesinin basit başlangıç şüphesi derecesinde olması yeterli iken, bu şüphenin somut delillere dayanması ve şüphe sebebinin kuvvetli olması arzu edilmiştir.
Tali ceza davası açısından aranan şüphe dereceleri aşağıda sıralanmıştır.
a) Arama kararı verilmesi: (CMK 116) "Suç delillerinin elde edilebileceği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe."
b) Hak ve alacaklara El koyma, iletişimin denetlenmesi, gizli soruşturmacı görevlendirilmesi, teknik takip kararı verilmesi: (CMK 128,135, 139,140) "somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebebinin varlığı."
c) Tutuklama kararı: (CMK 100/2) "Kaçacağı şüphesini uyandıran somut
olgu" veya "delil yok etme veya tanıklara baskı konusunda kuvvetli şüphe uyandıran davranışlar."