3.10. Manevi Unsur

3.10.    Manevî Unsur

TCK'nın 220, maddesinde yer alan suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu kasıten işlenebilen bir suçtur, Bu suç taksirle işlenemez,

Bu nedenle 220. maddede sayılan bütün fiillerin bilerek ve isteyerek gerçekleştirilmesi gerekir. Buna göre kişi kendisinden başka aynı amacı güden en az iki kişinin daha var olduğunu bilerek çeşitli suçları işlemek amacı taşıyan bir örgütü kurmak veya böyle bir örgütü yönetmek, bu örgüte üye olmak iradesine sahip olmalıdır.

Yani kişiler bir örgütün ya da organizasyonun mensubu olacaklarının bilinci ve iadesiyle hareket etmelidirler,

Bu suç aynı zamanda amaç suç niteliğini taşımaktadır, Bu suçun failleri, suç işlemek için örgüt kurmakta veya yönetmekte ya da suç işlemek için kurulan bir örgüte üye olmaktadır, Suç örgütünü kuran ya da yöneten kişiler kime karşı, nerede, ne zaman işleneceği henüz belli olmayan suçları işlemeyi planlamaktadır, Failler, bu suçu işlerken hareketlerinin kanunî tipi gerçekleştireceğini bilmekte ve kesin olarak istemektedirler, Failler bu suçun işlenmesini kararlaştırdıklarında bu suçun kanunî tanımındaki maddî unsurların mevcut olduğunu veya fillerinin icrası sırasında gerçekleşeceğini ve neticenin de gerçekleşeceğini kesin olarak bilmektedirler, Bu nedenle bu suç doğrudan kasıtın varlığını gerektirir, Dolayısıyla olası kasıtla işlenemez,

Ayrıca bu suçta özel kasıt söz konusudur. Zira 220. madde hükmüne göre, örgütün "kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla" kurulması gerekir. Bu nedenle faillerin kasıtı sadece bir örgüt kurma ya da yönetme değildir, aynı zamanda bu örgütü suç işlemek için kurduklarını bilmeleri ve istemeleri gerekir.

Diğer yandan suç işlemek amacının açık bir şekilde ortaya konulması gerekir, Bu nedenle örneğin ticarî bir faaliyet için bir araya gelen kişilerin aralarındaki iş birliği çerçevesinde bazı suçların işlenebileceği ihtimalini öngörmüş olmaları amaç unsurunun varlığı bakımından yeterli değildir, Ayrıca suç işleme iradesi örgütün bütün üyeleri bakımından eşit ve ortak olmalıdır, Bu bakımdan örneğin örgüt yöneticisi suç işlemek amacıyla hareket etmekle beraber, diğer kişilerin bu amaçtan habersiz olmaları hâlinde suç işlemek amacıyla bir örgütün kurulmasından bahsedilemez,

Diğer yandan failler belirli bir suçu islemek için bir araya gelmediklerini, sürekli olarak belirsiz sayıda suçlar islemek için iradelerini birleştirdiklerini bilmelidirler.

Eğer söz konusu birleşme belirli bir suç ya da suçları işlemek için gerçekleşiyorsa iştirake ilişkin hükümler uygulanır,

TCK'nın 220, maddesinde bu suçun oluşması için "kanunun suç saydığı fiilleri işlemek" arandığı için suç oluşturmayan filleri, örneğin kabahat oluşturan fiilleri işlemek için bir araya gelen kişiler bakımından bu suç oluşmaz,

Suç işleme amacıyla kurulmuş bir örgüte üye olmak bakımından üye olan kişinin bu örgütün suç işlemek amacına yönelik bir faaliyet icra ettiğini bilmesi gerekir, Bu durumda söz konusu kasıt doğrudan kasıttır, Bu suçun oluşması için kasıt arandığı için kişiler meşru bir örgüte katıldıkları inancıyla hareket ediyorlarsa bu suç oluşmaz,

Örneğin kişi bilgi sağlama, haber alma, maddî destek sağlama gibi birtakım filleri gerçekleştirmekle birlikte bu filleri suç işlemek amacıyla kurulan bir örgütün faaliyetleri çerçevesinde yapma amacını taşımıyor ya da böyle bir örgütün varlığından dahi haberi yoksa veya bu fillerinin örgütün amaçlarına hizmet ettiğinin farkında değilse bu durumda manevî unsur da gerçekleşmeyecektir.

Örgüt üyesi olmadığı hâlde örgüt adına suç işleme fiili bakımından kişinin bu suçu örgüt adına işlediğinin bilinci ve iradesi ile hareket etmesi gerekir, Kişide bu irade yoksa ancak sonuçta işlediği suç örgütün işine yaramış olsa bile örgüt üyeliğinden dolayı cezalandırılmayacaktır,

Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme fiili bakımından örgüte yardım eden kişinin, örgütün suç işlemek için kurulduğunu bilmesi ve kendisinin de böyle bir örgüte yardım ettiğini bilmesi ve istemesi gerekir, Maddede "bilerek ve isteyerek" unsuru açıkça belirtildiğine göre bu suç ancak doğrudan kasıtla işlenebilir, Fail yardım ettiği örgütün suç işlemek için oluşturulduğunu bilmiyorsa, sonuç itibarıyla böyle bir örgüte yarar sağlamış olsa bile manevî unsur gerçekleşmemiştir, Örneğin örgüte yardım etme amacıyla olmayıp ya da böyle bir örgütün varlığından dahi haberi olmaksızın ticari amaçla örgüte birtakım malzeme vs, temin eden kişi bakımından manevî unsur oluşmamıştır, Diğer yandan yardımın isteyerek yapılması arandığına göre cebir veya tehdit altında örgüte yardım yapmaya zorlanan kişilerde de kusurun varlığından bahsedilemez,

Yargıtay'ın örgüte üye olma bakımından manevî unsuru değerlendirdiği bir kararı şöyledir: "Geceleyin köyündeki evine gelince silahlı ve bombalı üç yasa dışı örgüt üyesi ile karşılaşan, evde kalınmasına gönüllü olmayınca uyarılan, özgür iradesi olmadan baskı altında kalarak kendisini ve ailesini korumak için örgüt üyesinin evinde kalmasına rıza gösteren, arandığını duyunca kendiliğinden gelerek teslim olan sanığın eyleminin suçun manevî unsurunun gerçekleşmemesi nedeniyle yardım kapsamında değerlendirilemeyeceği..." (Yargıtay CGK, 23,11,1999, 257 E,, 285 K,),

INFOMELDUNG_LOGINBOX
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol